Yemek Yemeye Alışmak

Güneş 2 yıldır neredeyse sadece meme emerek beslendi. Hiçbir şekilde ek gıda yediremedim diyebilirim. Bir önceki yazıda da bahsettiğim gibi, emme maceramızı babaannemizde sonlandırmıştık. Biraz bu dönem çocuğun suyuna gitmek biraz da babaanne yanında daha çok çocuğun istedikleri yapılmasından dolayı çikolata, tost, kurabiye ve ekmek gibi yiyecekleri yaklaşık 20 gün kadar sürdürdük ki ilk zamanlar yemek seçiminde onu daha özgür bırakırsam bu süreci daha rahat atlatırız diye düşündüm. Suyuna gittik kısacası… Bu süre içinde çok nadiren faydalı gıdalar yedirebildik. Bundan dolayı da Güneş, hem iyice kabız oldu hem de çikolataya bağlı olarak alerji oldu.. Çikolata neredeyse hiç tüketmediği için bu zamana kadar ya da çok az verdiğimiz için, çikolataya alerjisi olduğunu da bilmiyorduk maalesef… Eve geldiğimizde de aynı yemek koşullarını sürdürmemekte kararlıydım. İlk 2 gün neredeyse bir şey yemedi diyebilirim. Sürekli tost ve kubabiye (kurabiye) diye ağladı. Her tost ve kurabiye diye tutturmalarında da ona izah ettim; annecim tost ve kurabiye şu an yok. Şu an yumurta var, istersen yumurta yiyebiliriz. Kaşar var, yoğurt var, çorba var, nohut var gibi, evde ne yemekler varsa onları sıraladım. Bunun yanısıra bir tabağa aktardan aldığım kuru incir, kuru kayısı, dut, badem, ceviz, fındık, kaju, çekirdeksiz kuru üzüm, hurma, yaban mersini, dolmalık fıstık gibi yemişleri masasında bulundurdum. Madem çikolata gibi abur cubur ve tatlıları tercih etmek istiyor çoğu çocuk gibi, o halde bunlardan yiyebilirdi. Bunlar hem faydalı gıdalar hem de kendi istediği tatlara uygun damak zevkine hitap ediyordu. Sabahları da haşlama yumurta pişiriyordum. İlk zamanlar onu da kabul etmedi ama en sevdiğimiz çizgifilm kahramanı Niloya’nın yumurtalı çizgifilmlerini izleyerek yavaş yavaş yumurtayı da yer oldu şükürki. Kukla tavuğumuzla da oynayarak; gııgıtgıt gıdaak, yumurtam sıcaaak, inanmazsan gel de baaak diyerek yumurtayı daha da sevdirir hale geldik. Şimdi her gün bir tane haşlanmış yumurta yiyor. Peyniri sevmediği için kaşarın kendisine peynir olduğunu söylemedim. Kaşarı başlı başına bir yiyecek sanıyor ve kaşarı da tüketmeye başladı. Zaten peynirlerin arasında kalsiyumu en yüksek olan peynir kaşarmış. Sabahtan akşama aktardan aldığım yemişleri de yedirebiliyordum. Yoğurt olarak da yine aktardan aldığımız manda yoğurdunu tercih ettim ki yoğurt çeşitlerinin arasında da en iyisi yine manda yoğurdudur. Yemediği zaman da yoğurtla ilgili şarkılar söylüyorum o an aklıma nasıl bir melodi ve nasıl cümleler geliyorsa. Yemek yemeyi sevdiren kitaplar okuyorum. İnat ettiği zaman ne kadar şarkı üretip yedirmeye çalışsam da yemiyor, o ayrı! Ama asla zorlamıyorum gene de. Acıktığında nasıl olsa yiyecek. Önemli olan, acıktığında O’na yiyecek olarak ne sunduğunuz. Bu, ileriki beslenme alışkanlığını ve tercihlerini de etkileyecektir. Yine özellikle ilk zamanlar, evde kesilmiş erişteye patlıcan, mantar, kuşbaşı et, keten tohumu, çörek otu karışımlı bir sosla (ama oldukça yoğun bir sos) karıştırıp yedirdim. Bu şekilde hem istediği karbonhidrat türü olan makarnasına kavuştu hem de bol protein aldı. Ya da daha önceki yazılarımda paylaştığım fırında susamlı patatesi yapıp yedirdim. Arada barbunya, çok az da olsa brokoli, nohut yemeği gibi yemekleri de yavaş yavaş alıştırır oldum. Muhakkak yine yemişlerde yaptığım gibi, bir tabağa mandalina, elma, ayva, üzüm ve armut doldurarak masasına koydum ki meyveleri de iyi tüketsin. Hala mükemmel yediğini söyleyemem fakat artık yiyor da diyebilirim. Aktardan aldığım keçi boynuzu tozunu ve bir miktar balı süte karıştırarak da yedirmeye devam ediyorum. Tüm bunlar bağışıklık sistemini desteklediği gibi yemek yemeye de gittikçe ikna ediyor. Günde 1 kere de ekmek içi ayrıca veriyorum ki karbonhidrat eksiği de olmasın. Ekmeği de özellikle çavdar ekmeği tercih ediyorum. Hala çorba yeme alışkanlığımız yok, aslında yemek konusunda kat etmemiz gereken daha çok uzun bir zaman dilimi de var. Fakat 1 aydır genele baktığımız zaman oldukça iyiye gidiyoruz diyebilirim. 1 ayda da şükür ki 600 gram da alabildik 🙂 Asla evde abur cubur bulundurmuyorum, kurabiye gibi zaafı olan yiyecekleri de yedirmiyorum çünkü bir kere gördü mü bir daha hep o tür gıdalar istiyor ve yeme düzenimiz gene bozuluyor. Sadece bir kere pastaneden kuru pasta siparişi verdim ki o an müsamaha gösterdim içgüdüsel. Geceleri artık uyanmıyor, yemek içmek de istemiyor.  Evimizin dışına çıktığımız zaman yine yeme düzenimiz bozuluyor, bu dönem genelde evde olmaya ve sadece yürüyüş yolunda hava almaya çıkıyoruz diyebiliriz. Arada eline salatalık veriyorum, bazen istiyor bazen geri çeviriyor. Bazen domates sunuyorum vs. gibi. Anlayacağınız tencere yemeği çok nadiren gerçekleşiyor hala ama sonuca baktığım zaman ve eskiyle kıyasladığım zaman şu an ikimiz de gayet mutluyuz yemek konusunda. Daha da iyiye gideceğin eminim. Tavsiyemdir 🙂 Sevgiler

Yoruma kapalı.

MENÜ