Yaşamayan bilemez; eğer takıntılarınız varsa ve bu takıntılar size hükmediyorsa, tıpkı vesvese veren şeytan gibi sürekli kulaklarınızda “düzen, düzen, düzen” diye bağırır takıntınız. En ufak bir toz, en ufak bir kurumuş su damlası, kitap gibi dümdüz durmayan bir örtü kenarı; her şey sizin ruhunuzu sıkıntıya sokmaya yeter. Obsesif kompulsif bozukluk adı verilen bu rahatsızlık, kesinlik kazanmamakla birlikte yaşanılan travmalar, çevresel veya genetik faktörler, mükemmeliyetçilik, titizlik ve kontrolcülük gibi çeşitli nedenlerden dolayı ortaya çıkarmış. Kişi, durumunun farkında olsa bile kendini engelleyemezmiş. Hastalığa örnek verecek olursak mesela; dışarıdan gelince ellerini defalarca yıkayan ve sirkeyle dezenfekte eden birini düşünelim. Bu kişinin, dışarıdaki bakterileri ellerinde taşıdığını düşünmesi saplantı yani obsesyon, bakterilerden kurtulmak için ellerini defalarca yıkayıp sirkeyle dezenfekte etmesi de zorlantı yani kompulsiyon demekmiş. Benim takıntılarıma gelirsek…. Bende resmen bir “takıntı koleksiyonu” oluştu… Çalışırken bu kadar takıntılı değildim, sanırım evde daha çok vakit geçirdikçe takıntılarım da çoğaldı. Önceleri düzenli ve temiz olmak benim tercihimdi. Sonrasında da iş çığırından çıktı, artık…