Okul öncesi çocukluk döneminde cinsellik konusunu psikolog Ezgi Nur Şahin ile görüştük ve bu çok da fazla konuşulmayan ve aynı zamanda bilinçlenilmeye ihtiyacımız olan konuyu, çocuklarda dini eğitim konumda da olduğu gibi, blogta yazı ile aktarmak yerine, yine Instagram canlı yayınımız ile ele aldık. Böylesi çok daha iyi oldu aslında. Canlı yayının tüm ebeveynlere ulaşmasını yürekten dilerim çünkü Ezgi Hanım’ın ilettiği bilgiler çok kıymetli. Linki aşağıda bırakıyorum. Sevgilerimle https://www.instagram.com/tv/CGA1c5WHC35/
Duyguları Kontrol Etmek
Duyguları artık iyi ve kötü olarak ikiye ayırmaya başladık çünkü “pozitif olmak” diye yeni bir doğruluk biçimi ortaya çıktı… Evet, mutluluğa karşı değiliz ve çok da mutlu bir insanım ancak mutluluk adına acıdan kaçtıkça, aslında sahip olduğumuz o “sözde” kötü duyguları ötelemeye, görmezden gelmeye, bastırmaya başlarız. Bu kez görmezden geldiğimiz bu duygular daha da büyür. Psikologlar buna yükselme der… ? Halbuki duyguyu görmezden gelince biz duyguyu değil, o duygu bizi kontrol altına alır ve bastırdığın o duygu bir gün muhakkak açığa çıkacaktır; bir olay, bir kişi, bir çağrışım ya da bir anda… ? Duygunun pozitifi, negatifi olmaz. Pozitifi dayatmak bir zorbalıktır. Var olan duyguyu kabul etmek, yaşamak ve çözümlendirmek gerekir ki ancak işte o zaman mutluluk senin gerçeğin olur. Oraya varman için gideceğin yol ise, ötelediğin duyguları yaşamaktan geçer. Negatif duygular “kusur” değildir. Onların hepsi birer öğretidir; yaşaması sancılı bile olsa… ? Hare’de 7 renkten bahsettim. 7 renk, 7 duygu,…
İşaret Dilini Neden Öğrenmeliyiz
Güneş henüz bebekti. Bir gün o öğle uykusundayken, fırsattan istifade ben de yemek yapıyordum. Malum, bebeğim uyumadığı zamanlarda iş yapmam mümkün olamıyordu ☺ Ben yemek yaparken Güneş uyanmış, duymamışım. Fark ettiğimde çok ağlıyordu. Duyar duymaz yanına koştum. Bir vicdanla kendimi kötü de hissettim tabii, bebeğim çok ağlamıştı. Sarıldım, kokladım, özür diledim, emzirdim. Sonra aklıma şu soru geldi: “Ya ben işitme engelli olsaydım, o zaman ne yapardım?” İşitme engelli annelerimizi düşündüm. Anne bebek üzerine işaret dili anlatımı ya hiç yoktu ya da ben hiç rastlamamıştım. Kendi şahsıma, işitme engelli annelerimiz için de yapabileceğim bir şeyler olabilir miydi; anneler, kadınlar benim için önemliydi, benim için kadın kıymetliydi çünkü. Aklıma işaret dili öğrenmek geldi. Her ne yapacaksam, buradan başlamalıydım. Tüm bunlara karar verirken de sürpriz bir gebelik yaşadığımı öğrendim. Şimdi ne yapmalıydım? Ya hedeflerimi erteleyecektim ki bu nereye kadar; hamilelik, lohusalık, küçük bebekle ilgilenmek derken hedefimi en az 5 sene daha ötelemem gerekiyordu.…
Anne Çocuk İlişkisi
Çocuk gelişimi ve eğitimi, benim için ciddi bir konu ve bu alanda mümkün olduğunca doğru kaynaklar bulmaya, araştırmaya, uygulamaya önem veririm. İlk gebeliğimden bu yana da, çocuk gelişimi ve psikolojisi üzerine mümkün olabildiğince dinamik kalmaya özen gösteriyorum çünkü çocuk demek, bana göre sadece evlat ya da sadece anne olmak demek değil; çocuk demek aynı zamanda toplumu oluşturan, eğitimi, ahlakı, vicdanı, kültürü, bilgisi, farkındalığı, sağlığı, yetenekleri, zekası, kişiliği ile geleceği oluşturan, barışçıl, sevgi dolu, empati kurabilen, başarılı, özverili, saygılı, anlayışlı ve iletişim kurmasını bilen bir toplumun yetişmesindeki çekirdek demek. “Öyle seviyorum ki”, “anne olunca anladım”, “aşk neymiş, seninle öğrendim”, “ben doğurdum, benim!” gibi cümleler kurup da bireyi bazen kendi malımmış gibi sahiplenmek, bazen de kendi yapamadıklarımı çocuğuma yaptırıp da kendi eksikliklerimi onda tamamlamaya çalışmak yerine, ona iyi bir rehber olabilmek, çocuğun yeteneklerini keşfedebilmek, zeka türünü anlayabilmek, gerek zekasal gerek bedensel gerekse de duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilmek, aşkın sevginin ve hissettiklerimin yanı sıra elimden…