Çocukken oynadığımız evciliklerin tadı hala damağımdadır benim. Her evcilikte ayrı bir hayale dalar, her hayale göre uygun meslek seçer, seçtiğimiz mesleğin rolünü de hakkıyla oynayarak ve evciliği “yaşayarak” oynardık. Aslında bizim dönemimizdeki çocuklar, şimdiki döneme göre sanıyorum biraz daha şanslı. Toprakla, çamurla oyun oynamayı doyasıya yaşadık biz. Toprakla yemekler pişirdik, evler çizdik, akşam ezanı vaktine kadar gönlümüzce top oynadık, ip atladık, saklambaç oynadık. Şimdi, görebildiğim kadarıyla artık eskisi kadar güçlü komşuluklar da yok, çocukların birlikte paylaşacağı alanlar da… Hele de İstanbul gibi bir yerdeyseniz gönlünüzce çocuğunuzu toprakla, çamurla oynatabileceğiniz evinizin bir bahçesi de genelde yok. Mevsimin kış olmasından dolayı, dışarıda oynanan oyunlar ve oyun alanlarını şimdilik bir kenara bırakıyor ve evde çocuklar için nasıl oyun alanları oluşturulabilir’i tekrar ele alıyorum şimdi 🙂 Güneş’e, her zaman kendi çocukluğumdan ve çocukluk duygularımdan yola çıkarak yaklaşmaya özen gösterdiğim için, çocukken ikizimle birlikte kendi kendimize yarattığımız evcilik alanlarından bir tane de ben yapmak istedim.…