Hamilelik döneminde anne adayının hassasiyetleri, öfkeleri, duygusallıkları çok dalgalıdır ve zaman zaman kontrol etmede zorluk çekerler fakat kendi adıma söylemeliyim ki, hamilelik döneminden ziyade ben en çok da lohusalık dönemimde zorlandım bu gibi durumlarda. Öyle ağır da yaşamadan atlattım aslında şükür ama birçok arkadaşımı da tanıyorum “hayattan zevk almıyorum, sen nasıl başarıyorsun ya da nasıl böyle süsleniyorsunuz, kendinize bakıyorsunuz, benim içimden hiçbir şey gelmiyor, bebeğime dokunmak bile istemiyorum, sürekli ağlamak geliyor içimden” gibi duygu durumlarını ifade eden ve ağır yaşayan…Doğumdan sonraki ilk 6 hafta yani büyüklerimizin deyimiyle “bebeğin 40’ı çıkana kadar” olan zaman diliminde, anne de lohusa oluyor. Bu dönemde hormonların hala tam olarak düzene girilmemiş olması, psikolojik sebepler, yeni bir bebeğin gelmesiyle maddi ya da manevi olarak annenin hayatındaki değişiklikler, zorlu ve uykusuz bir dönem, üzüntüler gibi birçok nedenle anne lohusalık depresyonu yaşayabiliyor.Kimi annede bu durum uzun sürerken, kimi annede çok az görülüyor ya da hiç yaşanmıyor. Depresyonu çok ciddi…
Doğum Çantası Hazırlığı
Artık iyice heyecan bastı ve bebeğimizi kucağımıza almaya az kaldı. Kime benzeyeceği, nasıl doğum yapacağımız, gazlı olup olmayacağı gibi bir sürü soru aklımızda dolaşa dursun tamam da, hastane çantamız da hazırlanmalı bu arada 🙂 Gebeliğin 7. ayında doğum çantamızı hazırlamakta yarar var. Kıyafetlerin alınması, yıkanması, ütülenmesi, eczaneden alınacak ürünler, temizlik malzemeleri gibi bir sürü detay var aslında. Sürekli bebeğimin eksiklerine odaklanmışken, kendim nasıl bir pijama giymeliyim diye son anda düşünür olmuştum. O yüzden ilk önce lohusa pijamasına değinmek istiyorum ki, kendi ihtiyaçlarınızı son ana bırakmayın benim gibi. Lohusa pijaması %100 pamuktan seçilmeli. Hem sizin rahatınız için hem de bebeğe temas edeceği için pamuktan olması çok önemli. Önü kesinlikle düğmeli olmalı ki bebeğinizi rahatça emzirebilin. Ben, Suwen’in ürünlerini beğendiğim için, lohusa takımımı Suwen’den almıştım. Biraz da şık dursun diye ekru renkte yakaları, kolları, paçaları ve sabahlığı dantelli bir model beğendim. Ama dantel olan hiçbir yeri bebeğimin tenine temas halinde olmayacak bir…
Doğum Başlıyor! Bebeğim Geliyor!
Artık göbeğimle mutlu mesut yaşamaya o kadar alışmıştım ki, söylenenlerin aksine o kadar da zor bir hamilelik dönemim olmamıştı benim. Her ne kadar “son zamanlarda” hareketlerim yavaşlamış, hormonlar nedeniyle Frenkentaş’lar gibi neredeyse kulaklarından buhar çıkaracak kıvama gelmiş, doğum sancılarım sıklaşmış da olsa, gebeliği öyle bir benimsemiştim ki Güneş’le ben sanki 28 yıldır tek bedende yaşıyorduk 🙂 Genel olarak bu kadar rahat ve mutlu bir hamilelik geçirmemin en büyük nedenini de yogaya bağlıyorum. Daha doğumuma 17 gün var iken, tam da Kurban Bayramı arifesinde gece saat 3’te suyum gelerek uyandım. Hiç panik yapmadan doktorum Meltem Hanım’ı aradım. O da sakin olmamı, hemen hastaneye gitmemi ve şayet doğum başladıysa hemen geleceğini söyledi. Hastaneye gittiğimizde de artık beni eve gönderemeyeceklerini ve doğumun başladığını söylediler. İster istemez insan korkuyor tabi, herkesin bahsettiği dayanılmaz acıyı tadacaktım artık fakat umursamıyordum çünkü hamileliğim sona erecek diye ne kadar üzülsem de, kucağıma Güneş’i alacaktım, heyecanlıydım. Bu arada, hazırlıksız…