Geçen gün bakkala girdik kızlarla. Hira (1 buçuk yaş) çubuk krakeri gördü, eline aldı, yemek istedi. Hayır dedim. Yanımızda ceviz var. Ceviz yiyeceğiz. Başladı ağlamaya. İttiyom da ittiyom! Nasıl ağlıyor ama. Çünkü istediğini yapmadım. İşi inada bindirdi artık. Bense asla sesimi yükseltmeden, ağlamasına ve çevredeki bakışlara pek fazla odaklanmadan, bir kere ağzımdan “hayır” lafı çıktığı için asla bunu evete çevirmeden, bu yiyeceğin zararlı olduğunu söyleyerek, hiçbir şekilde sınırımı ihlal ettirmeden almadım o çubuk krakeri. Bakkal sahibinin o an gözlerinden okudum: ” Ne var sanki bu kadar çocuğu ağlatacak! Alıver işte, sanki biz yedirdik de noldu, gayet sağlıklılar. Hepi topu 25 kuruş bi de!” Adamın farkında bile olmadan bana yansıttığı bakışa istinaden dönüp şöyle dedim: “Lütfen çocuğu yok yere ağlatıyor diye düşünmeyin. Almayacağım o çubuk krakeri. Yanımızda ceviz de var ve şu an karnı da aç değil zaten.” “Alıverseydin be abla, yazıktır, çok ağladı çocuk”. “Hayır, teşekkürler, hayırlı işler”. Böyle davranmamın…