Sabah alarmının çalmasına yaklaşık yarım saat var. Çocukların odasından uyku esnasında bağırma sesi duyuyorum. Odaya giriyorum ve Güneş rüyasında korkuyor, belli. Hemen ürkütmeden, usulca koluna dokunuyorum. Sonra da saçlarını okşayıp “İyi misin Güneşciğim, sanırım rüya gördün” diyorum. Gözleri açılıyor ama yanıt vermiyor. “Güneşciğim beni duyuyor musun” diyorum, yine ses yok… Yanına uzanıyorum. Önce sarılıyorum. “Aaa burada minik bir ağız var” diyorum işaret parmağımla dokunarak. “Du bakiyim bi, aaa, o da ne! Orada bir dil vardı aslında, sanırım az önce yuttun, konuşmuyor çünkü” diyorum ve Güneş gülmeye başlıyor. -Korkulu bir rüya mı gördün?-Evet-Nasıl bir rüyaydı?-Yarasalar beni yemeye çalışıyordu. Ben de kaçıyordum.-Hmm, evet. Ben olsam, ben de korkardım. Yem olmak pek hoşuma gitmezdi.Gülüyor… Çocuklarda kaygı ve korku üzerine psikologumuz Ezgi Nur Şahin’le konuşurken, kaygı ve korku bozukluklarının bir nedeninin de “bilgi eksikliğinden” kaynaklandığını söylemesi ciddi anlamda ufkumu açtı. Konunun detayına Çocuklarda Kaygı ve Korku yazımdan ulaşabilirsiniz. Güneş’in yarasalar hakkındaki düşünceleri de muhtemelen…