Ev temizliği, yemek, tek başına yenidoğan banyosu, 3 yaşında bir kız ve yeni kardeşi olduğu için özel davranılması gereken bir hassasiyetlik, misafir ağırlama, bebek gazı, uykusuzluk, doktor kontrolleri, blog yazma, annenin kişisel bakım ihtiyaçları, işitme engelli annelerimiz için sosyal sorumluluk projesi, çocuk doktorumuzla blog için özel çekimler, diyetisyenimizle blog için video çekim projeleri, katılacağım davetler, röportaj hazırlıkları. Benim lohusa dönemimin büyük kısmı özetle bu şekilde. Bir müddet sonra da tüm bu sorumlulukların hepsiyle, iki çocukla birlikte üstlenmek ve hepsini tek başına gerçekleştirmek. Şimdi ne demeliyim? “Aman Allahım, hayat çok zor!” , “Blogumla ilgilenmeyeyim ve işitme engelli annelerimizi de sonra düşünürüm”, “kendime bakmaya fırsatım yok, bir de takıp takıştırmaya mı uğraşayım?”,”Bu çocuk neden ağlıyor, uykusuzluktan geberiyorum!” Ben bu cümlelerin hiçbirini sarf etmiyorum ve düzenimden de eksilen hiçbir şey yok. Çünkü, insanı yoran iş yükü değil, strestir. Ben, yaptığım her şeyi severek yaptığım için kolay kolay strese maruz kalmıyorum. Dolayısıyla da bu saydıklarımın hepsine şükür…