Çocuk tacizciliği ruhsal bir hastalıktır. Bir tacizci yapacağı tacizin sonuçlarını hesap ederek suistimale yönelmez. Taciz anında kişi aklının değil, dürtülerinin esiridir. Tacizci aklına değil, dürtülerine yenik düşer çünkü. Tacizcilerin hepsi akli dengesi yerinde insanlardır. Eğer taciz olaylarındaki azalma cezalandırma yoluyla olsaydı, Amerika gibi bazı ülkelerde hiç taciz vakasına rastlanmaması gerekirdi. Ancak ölüm korkusu dahi taciz olaylarının önüne geçememiştir. Bir tacizcinin tanımadığı bir çocuğun elinden tutup onu bir yerlere götürmeye çalışması çok zayıf bir ihtimaldir. Tacizciler, suistimal edeceği çocuğu ve ailesini çok yakından tanır çoğunlukla. Ailenin hassasiyetlerini ve önceliklerini bilir, çocuğun hangi olaya nasıl reflekslerle tepki vereceğini zaman içinde adım adım test eder. Unutmamalıdır ki tacizcilerin tamamına yakını, anne babanın oturup konuştuğu, tanıştığı kişilerden oluşur. Çocuk eğitiminin en önemli kısmı “Mahremiyet Eğitimi” dir. Yetişkinlerin bu eğitimin ne olduğunu, nasıl verildiğini ve mahremiyet eğitimi eksikliklerinin nelere sebep olabileceğini benimsemesi, çocukların hakkıdır. Ancak unutmamalıdır ki, her ne kadar mahremiyet eğitimi düzgün bir şekilde…