Ağlayabilme yeteneğini direnç olarak kullanan 2 yaş bebesi Hira, bu sabah yine tüm gayretiyle ağlayarak, beni hiç unutamayacağım bir günaydınla karşıladı. Önceden böyle kriz durumlarında sinirlerime zar zor hakim olsam da, artık bu durumları sık sık yaşamamızın yanı sıra kontrolümü kaybedersem, çocuğun gelişiminde ne denli etkisi olduğunu idrak ettiğim için kendime sürekli “Bu, geçici bir süreç. Süreci iyi değerlendir, doğru yönet ve dengede kal. O şu an sınırını çizmek istiyor, seni deniyor, sesini gücü olarak kullanıyor, benlik kavramı gelişiyor ve 2 yaş döneminde olduğu için inat. Sakın hayır dediysen, o hayırı evete çevirme. Kararlı olduğunu anlamalı. Bir kere bu kuralı ezersen, bu durumların devamı gelecektir ve ağlayarak her şeyi yaptırabileceğini düşünecektir. Seçenek sun ve ağlamasını engelleme, öfkesini içinde tutmasın” diye diye telkinde bulunmamdan sebep, sorun bir müddet sonra çözüldü. Olay ise çok basit: Bu havada (aylardan Temmuz) külotlu çorap ve kışlık elbise giyecekmiş. Ben de seçtiği kıyafetlerin şu an uygun…
Bağırılan Çocuk Mu, Bağırmayan Anne mi?
Bu videoyu hatırlıyor musunuz? ↓↓↓↓ https://www.instagram.com/p/Bovv5j4gjAQ/ Bir de şu videoyu izleyin:↓↓↓↓ https://www.instagram.com/p/BoyTbIYAOWU/ Bir de şu muhabbetimiz var Güneş’le bağırmak ve kızmak üzerine: ↓↓↓↓ https://www.instagram.com/p/BpYr0BSnvl_/ Ve son olarak da bu: ↓↓↓↓ https://www.instagram.com/p/BsAi86MHvFv/ Gördüğünüz üzere, “bağırma canavarı” benim içimde de yaşıyor. Kendi yanlışlarımı da bir kez daha huzurlarınıza sunduğuma göre, sonrasında neler yaptığıma, nasıl telafi ettiğime, nasıl yol izlediğime ve bu konuyla ilgili neler öğrendiğime dair SWOT analizimize geçebiliriz 🙂 Öncelikle kişisel düşüncemi belirtmek isterim: Çocuğuyla vakit geçiren hiç kimse yoktur ki bence bağırmasın. Burada “bağırmak” derken asıl ifade etmek istediğim şey yalnızca sesinin yükselmesi değil; ebeveynin ses tonunu ayarlayamaması, öfkeyle karşılık vermesi, kendini regüle edememesi, mimik ve beden dili ile de kontrollü yaklaşamaması ve kriz anına her daim huzurla yanıt verebilmesi. Bu hep, gizleniyor bana göre. Ki bunun daha ergenlik dönemi de var 🙂 Gizlendikçe ve kişi çözüm bulabilmek yerine kendini suçlayıp, bir de üzerine herkesin “çocuklarıyla uyum içinde olduğunu görmesiyle”…
Ağlayan Çocukla İletişim
Çocuk bu, ağlayacak. Biz de her an an’ı yaşamıyoruz, sürekli bir uyum içinde, dengede değiliz elbette. İnatlaşmalar, öfkelenmeler, ağlamalar muhakkak ki Güneş’te de oluyor. Çünkü neticede o da bir çocuk ☺ Böyle anlarda önce kendim sakin kalmaya çalışıyorum. Beni dinleyemeyecek kadar öfkeli ise, bir iki cümle açıklama yapmaya çalışıyorum ve sonrasında susturmak yerine içindeki öfke duygusu geçene kadar ağlamasına müsaade ediyorum. O duyguyu iyice attıktan sonra “sakinleştin mi, artık konuşabilir miyiz?” diye soruyorum. Zaten öfkesi geçti ise, sakinleştiğini söylüyor ve konuya giriyorum. Dün parktaki halat köprüden korktuğu için ağladı ve bir türlü yatıştıramadım. Ağlaması geçtiğinde ise sohbetimiz şöyle devam etti: -Artık sakinleştin mi, konuşabilir miyiz? – Evet – Biliyor musun, şu an sana çok kızgınım. – Biliyorum. O sallanan ipten geçmediğim için, ağladığım için kızdın. – Evet, konu bu ama asıl sebep bu değil. Korkman çok normal. Ben de senin yaşında iken korkardım. Bu, senin kendini güvende hissedip hissetmemenle ilgili.…
Sevgi Dolu Çocuklar
Çocuklarınızı nasıl böyle sevgi dolu yetiştiriyorsunuz❓ Sık sorulan sorulardan birine yine cevap vermeye çalışayım. Öncelikle, gebeliklerimden bu yana onların bir birey olduğunu hiçbir zaman göz ardı etmeden onlara yaklaştım. Hamileliğimde yoga ve ayrıca nefes egzersizleri yaptım ki vücut ve zihin rahatlığı ile hem kendim, hem de bebeğim anda kalalım diye bu yöntemleri seçtim. Bunların yanı sıra (bu kişisel tercihinizdir) namaz kılmak da manevi bir huzur sağladığı için, ibadetime daha dikkat etmeye özen gösterdim (abdest de tabii). Karnımda iken Kuran, meditasyon müzikleri ve Şebo hayranı olduğum için onlara Şebo da dinlettim. Bazen karnıma kulaklık koyarak ☺️ Doğum tercihimi epidural dahi kullanmadan, normal doğum olmasını seçtim. Sağlıkla ilgili bir sorun olmadığı sürece, ben her zaman normal doğum taraftarıyım; ağrı, acı ve sancılara rağmen. Çünkü çocuklarımla yaşayacağım her an’ı, hem bedenen, hem de zihnen yaşamam gerektiğini düşünüyorum. Bu konuyu hamile annelerimiz de lütfen araştırsın. Ben de detaylı yazmak istiyorum ama sezaryen doğum yapan…
Adem Güneş Şiiri
Kendi kimliğine saygısı olan her bir anne… Erkek çocuğuna saygın bir kişilik kazandırmak istiyorsa, Ona öğretmelidir ki… Kadın ne eştir… Ne anne… Kadın insandır önce… Sonra birey… Ve yarımdır erkek… Bir kadının sevgisini kazanamamışsa yüreği… Ve nefret ettirmişse bir kadını kendinden… Kayıtlı değildir ismi… Ne evlat, ne eş, ne baba, de sevgili listesinde… Sevgili Adem Güneş’e, bu anlamlı şiiri benimle paylaştığı için sonsuz teşekkür ederim.
Anne Olan Herkes İçin Yazdım
Geçen gün es kaza bir kadınlar gününe gittim. Mis gibi kısırlar, börekler, çerkez tavukları, patates salataları bir bir tabaklara konuldu. Altın bilezikli, sarma zincirli, koca koca yüzüklü, saçları taranmış, yanaklar allıklı, çoğu şeker mi şeker bir sürü teyzenin arasındaydım. Kokoştu bu teyzeler, bayağı da eğlenmedim değil aslında. Hiç bana göre değil, evet ama misafir bulunmak, tabaklardaki ikramları afiyetle yemek oldukça da zevkliydi 🙂 Günün sonunda çeyrekler ev sahibine bırakıldı, evden getirilen her bir terlik, kokoş çantalara geri koyuldu ve herkes evine gitti sonra. Benim hikayemse, kimse evine gitmeden önce başlıyor. Tam da patates salatasını yerken… Torunu ile güne gelen bir teyze daha vardı. Torun oğlan bizim Hira’dan 1,5 yaş daha büyük. Çocuk bunlar, durur mu? Hele de iki tanesi yan yana gelirse… Bizim yaramaz oğlan başladı Hira’ya vurmaya. Hiç öyle takıntılarım yoktur. Çocuğumu korurum ama diğer çocuğu da dışlamam. Annesini babasını tanımasam bile, diğeri de benim sonuçta, çünkü çocuk o sonuçta.…
Anne Çocuk İlişkisi
Çocuk gelişimi ve eğitimi, benim için ciddi bir konu ve bu alanda mümkün olduğunca doğru kaynaklar bulmaya, araştırmaya, uygulamaya önem veririm. İlk gebeliğimden bu yana da, çocuk gelişimi ve psikolojisi üzerine mümkün olabildiğince dinamik kalmaya özen gösteriyorum çünkü çocuk demek, bana göre sadece evlat ya da sadece anne olmak demek değil; çocuk demek aynı zamanda toplumu oluşturan, eğitimi, ahlakı, vicdanı, kültürü, bilgisi, farkındalığı, sağlığı, yetenekleri, zekası, kişiliği ile geleceği oluşturan, barışçıl, sevgi dolu, empati kurabilen, başarılı, özverili, saygılı, anlayışlı ve iletişim kurmasını bilen bir toplumun yetişmesindeki çekirdek demek. “Öyle seviyorum ki”, “anne olunca anladım”, “aşk neymiş, seninle öğrendim”, “ben doğurdum, benim!” gibi cümleler kurup da bireyi bazen kendi malımmış gibi sahiplenmek, bazen de kendi yapamadıklarımı çocuğuma yaptırıp da kendi eksikliklerimi onda tamamlamaya çalışmak yerine, ona iyi bir rehber olabilmek, çocuğun yeteneklerini keşfedebilmek, zeka türünü anlayabilmek, gerek zekasal gerek bedensel gerekse de duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilmek, aşkın sevginin ve hissettiklerimin yanı sıra elimden…
Cani Annenin Annesi
Bazen düşünüyorum da, Anne kişi olarak hepimiz hayatımızı çocuklarımıza göre şekillendiriyoruz, önce çocuklarımızın öncelikleri geliyor, kendi istek ve arzularımızı ikinci plana atıyoruz, Onları öpüp koklarken ibadet tadında huzur hissediyoruz, Aşk’ın en saf haliyle onları yetiştirmeyi ve kollamayı hedefliyoruz.. Öte yandan da bazı haberlerde gerek üvey gerek öz annelerin çeşitli işkence, istismar, eziyet ve caniliklerini izledikçe aklım bir türlü idrak edemiyor. Nasıl oluyor da bu vahişlikleri mümkün olabiliyor? Ben o cani videoları izleyemiyorum bile, gözyaşlarıma hakim olamıyorum, keşke yüreğim büyüse büyüse büyüse ve tüm çocukları sevgiyle kucaklayabilse, böyle bir yeteneğim olabilse diye yakarıyorum. Sonra üzerine bir kez daha düşünüyorum; belayı hak eden bu canilere herkes gibi bela okumadan önce: Tüm psikopatların neden ve nasıl, hangi durumlara karşı böyle zaaf ve canilikleri oluyor? Çıkan sonuç da; bu canilerin, çocukluklarında ailelerinden yeterince sevgi alamayıp, işkence görüp, iletişimin eksik olduğu sağlıksız ortamlarda yetişmelerinden kaynaklanıyor aslında her şey. O yüzden de diyorumki işte; tüm bu…
Sünnet, Fitil, Uyku ve Psikoloji Üzerine
Bebeğin 2 yaşına kadar yaşadıkları bebeği nasıl etkiler? Fitil konulması doğru mudur? Bebekle birlikte uyumak doğru mudur? Annenin hamilelik dönemi ne denli önemlidir? Sünnet ettirilirken nelere dikkat etmek gerekir? Temel inşaat bozuklukları nedir? 2 yıl önce tamamiyle tesadüf eseri karşılaştığım ve kitaplarından edindiğim bilgilerinden kendimi alamadığım bir isim çıktı karşıma; Doç. Dr. Nusret Kaya. Şimdilerde 40 yılı aşkın süredir, 65000 üzerinde rüya analizi yaparak, yine danışanlarına da rüya analizi ağırlıklı tedavi uygulayan Nusret Kaya; beynin yapısı, bilinçaltı, takıntılardan kurtulma, insanın anne karnından şimdiki anına kadar psikolojik durumunu çok iyi anlamış ve bunu da yılların tecrübesi ve bilgi birikimiyle bizlere lütuf olarak sunmuş bir isim. Çocuk gelişimi üzerine bilgilerinden bahsetmeden önce, kısaca size Nusret Kaya’nın anlatımıyla “beynin yapısından” bahsetmek istiyorum: Bir ceviz düşünün. Şekil olarak da beyine benzediği gibi, örneklendirme olarak da yine ceviz üzerinden devam edeceğim. Cevizin üzerinde sarıyla kahverengi tonları arasında ince bir yapı vardır. Cevizin kendisi de o zar…