Mürebbiye, bir çocuğun eğitim ve bakımıyla görevlendirilmiş kadın demektir. Bir dadının aksine çocuğun fiziksel ihtiyaçlarına değil, eğitimine odaklanmaktadır. Görev alanı bebeklerden çok, okul çağındaki çocuklardır. Dadı ise çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılayan kişidir. Yükümlülük alanı; çocuğun yemek yeme, tuvalet ihtiyacını giderme, uyku düzeni gibi temel bakımlarını karşılamaktır. Duygusal zeka, sosyal zeka, çocuk gelişimi, iq gelişimi ve değerler eğitiminden sorumlu değildir. Osmanlı döneminde padişahlar, çocuklarının eğitimi için Lala’lar ile çalışırmış. Lala’lar geleceğin hükümdarını yetiştirmek üzere görevlendirilirmiş ve çeşitli kabiliyetleri varmış. Günümüzde ise çocukla ilgilenen kişiyi belirleyen temel neden, genelde hayat şartlarımızdır. Anne ya kendisi çocukla ilgilenir ya da çalışan anne ise anneanne, babaanne ya da bakıcı çocukla ilgilenme görevini üstlenir. Koşullarımız nasıl olursa olsun, çocuğun temel bakım ihtiyaçlarının yanı sıra duygusal zekası, sosyal zekası, çocuk gelişimi, iq gelişimi ve değerler eğitiminin de çocuğa verilmesi gerekir. 0-2 yaş dönemi, çocuğun korteks gelişimi için önemli olup, 0-6 yaş dönemi de karakter bütünlüğünün büyük kısmının…
Yenidoğan Bebekle Tek Başına
Ev temizliği, yemek, tek başına yenidoğan banyosu, 3 yaşında bir kız ve yeni kardeşi olduğu için özel davranılması gereken bir hassasiyetlik, misafir ağırlama, bebek gazı, uykusuzluk, doktor kontrolleri, blog yazma, annenin kişisel bakım ihtiyaçları, işitme engelli annelerimiz için sosyal sorumluluk projesi, çocuk doktorumuzla blog için özel çekimler, diyetisyenimizle blog için video çekim projeleri, katılacağım davetler, röportaj hazırlıkları. Benim lohusa dönemimin büyük kısmı özetle bu şekilde. Bir müddet sonra da tüm bu sorumlulukların hepsiyle, iki çocukla birlikte üstlenmek ve hepsini tek başına gerçekleştirmek. Şimdi ne demeliyim? “Aman Allahım, hayat çok zor!” , “Blogumla ilgilenmeyeyim ve işitme engelli annelerimizi de sonra düşünürüm”, “kendime bakmaya fırsatım yok, bir de takıp takıştırmaya mı uğraşayım?”,”Bu çocuk neden ağlıyor, uykusuzluktan geberiyorum!” Ben bu cümlelerin hiçbirini sarf etmiyorum ve düzenimden de eksilen hiçbir şey yok. Çünkü, insanı yoran iş yükü değil, strestir. Ben, yaptığım her şeyi severek yaptığım için kolay kolay strese maruz kalmıyorum. Dolayısıyla da bu saydıklarımın hepsine şükür…