Shirin Yoku deyimini duymuş muydunuz hiç? Japonca’da Orman Banyosu anlamına gelen Shirin Yoku ormanın havasından, kokusundan, bitkisinden, güneşinden, sesinden keyif alarak kendini kaybetmek demek. Shirin Yoku ormanda koşu, yürüyüş, piknik gibi herhangi bir amaç olmadan, amaçsızca bulunmaktır ve orman banyosuyla birlikte adeta duygularımızın hepsi bir bir açılır, kopan bağımızı yeniden kurmuş oluruz. Ardından görürüz ki stresimiz, kaygımız, korkularımız gitmiş, yerine düşünebilen bir zihin gelmiş. Enerjimiz tüm canlılığıyla bizi yükseltmiş. İşte siz de mümkün olabildiğince ağaçlar arasında böyle amaçsızca yürüyün. Doğanın nimetlerini sadece göz değil, gönül de görür. Göz bedenin iken, gönül ruhun gözüdür. En yatıştırıcı ilaç, en iyi öğreti, en sağlıklı beslenme doğanın hayat damarlarında gizli. Yeşil şifadır, yeşile bakmak şifadır. Ameliyathanelerde bile yeşilin tercih edilmesinin asıl nedeni budur aslında. Haydi, gelin o zaman bu kez de doğanın tohumu gibi insanın tohumu olan cenini anne karnında konuşturalım. Belli bir vakitten sonra İnsan’a dönüşecek ceninin söz sofrasından payımıza düşeni alalım: “Burası…
Çocuklarda Yemiycem Tribi!
Daha Güneş doğmadan “yıllık büyütme planı” mı hazırlamıştım ben oysaki! Organik gıdalar tüketecek, asla mama yemeyecek, anne sütünü 2 yaşa kadar alacak, ilk 3 yıl boyunca çikolatanın tadını bile bilmeyecek gibi. Peki bizim kız, anasının kuralcı yaklaşımlarına uydu mu dersiniz? Hayır tabiki! Anne sütü dışındaki her şey yalan oldu.. Neler denedim, neler yaptım ama yemedi mi yemiyor işte.. Bir bakıma çocuğa da kızamıyorum aslında. Çünkü bizim yememe problemimizin başını “kaşıktan tiksinme” olayı çekiyor. İlk 7 ay boyunca kilosu normalin üzerinde giden, kolları bacakları tekerlek gibi yumak yumak olmuş kıvırcık kafa bebeye meyve, sebze dışında artık kıymalı yiyecekler bile verebiliyordum. O zamanlar bırakın yemeği reddetmeyi, daha ağzındaki yemek bitmeden, kaşığı tabaktan almaya fırsat vermeden ikinci lokmayı bile istiyordu. Survivor’da aç kalmış yarışmacı gibi tabağa saldırıyordu. Ben tabi bi seviniyordum, bi seviniyordum ki aman Allah’ım!! Bu çocuk tosun mu tosun bi şiii, lokmaları yarıştırıyorum ağzında 🙂 İlk hastalık dönemimiz 7. ay bizim.…
Bebeklerde Diş Fırçalama
Hamileyken katıldığım doğuma hazırlık kurslarında bizi bilgilendiren diş doktorumuz, bebeklerde diş bakımına 6. ayda başlanılması gerektiğini söylemişti. Bebeğin ilk dişi çıkar çıkmaz her emzirmeden ya da yemekten sonra temiz bir tülbentle bebeğin dişinin silinmesi gerektiğini açıklamıştı. Ben bu kurala uyamasam da, bebeklerde diş fırçalamanın daha farklı ve kolay yolu olduğunu düşünerek bir araştırma yapmıştım. Güneş 6 aylık olduktan sonra Nuk Diş Fırçalamaya Alıştırma Setinden alarak diş sağlığı için faydalı bir şeyler yapmaya başladık 🙂 Yine diş kaşıyıcısı olarak da, Nuk’un bu ürününü kullandım uzun bir müddet. 16. ayından itibaren de Dentinox Nenedent Babekler İçin Diş Macunundan aldım. Macunun yanında ayrıca parmağa geçirilen bir diş fırçası var. Macunu azıcık sürüp, parmağınıza geçirdiğiniz diş fırçasıyla bebeğinizin dişini fırçalamaya başlıyorsunuz. Ağzını çalkalamasına gerek yok çünkü yutulduğunda da zarar vermiyor. Güneş bu her ikisini de çok sevdi. Diş fırçalamayı da bu şekilde şimdiden öğrenmiş oldu. Tüm bunların yanısıra, kendim de diş fırçalarken ne yaptığımı…
Bebek Fotoğrafçılığı
Zamanın en güzel kalıntıları fotoğraflardır benim için. Geriye anı bırakabilmenin ve görsel bir günlük tutmanın en zevkli ve romantik yanı aynı zamanda da. Kendime dair bırakabileceğim en güzel anı da evladım! Dolayısıyla Güneş’in her anını fotoğraflamak, büyüdüğünde hem anne babasının gençlik yıllarını hem de kendisinin küçüklük hallerini göstermek benim için bir görev gibi, sorumluluk gibi. Bu da aynı zamanda hobi ve mesleki bir iş olduğu için ulaşabilirliği bizim için çok kolay şükürki. Doğum anından tutun da, özel olan her anı için O’na verebileceğim kıymetli her anın fotoğrafını arşiv olarak tutuyorum ben. Konsept fotoğrafları, doğum fotoğrafları, doğum günü, stüdyo çekimleri gibi tüm fotoğrafları bana ve eşime ait Güneş’in. Fakat, geçen hafta sevgili arkadaşım Mert Dündül’le bebek fotoğrafçılığı için bir araya geldik ve Güneş ilk defa annesi ve babası dışında bir fotoğrafçıya mankenlik yaptı 🙂 Çekimlerini Yıldız Parkı’nda gerçekleştirdiğimiz dış mekan fotoğraf çekimlerinde öyle güzel karelere dokundu ki Mert, işinin kalitesine de…
Ispanaklı Vitamin Suyu
Ah bu yeme sorunları, ah bu yemek seçmeler, ne yapacağımı, hangi tarifleri deneyeceğimi şaşırdım.. Kelebekli kaşıklar işimize yarasa da, alternatif tatlarla da yemek yeme alışkanlığını iyice pekiştirmemiz lazım diye düşüne düşüne sanırım değişik tarifler üretmeye devam edeceğim ben. Bu kez işe ıspanaktan girdim. Sebze yemeklerini yediremediğim Güneş Hanım’a, çiğ ıspanak yapraklarından bir tabak hazırlıyorum ki, bu kez itiraz etmiyor. Yüksek oranda demir, iyot, kalsiyum, A, C, K vitamini, lif ve folik asit içeren ıspanak, aslında hem taze hem de çiğ olarak yenmesi durumunda faydası varmış. Aslına bakarsanız, rondodan geçirmek de iyi değil ama rondodan geçirir geçirmez hemen yerseniz vitamin kaybı yaşamazmışız. Ispanağı salatalarınızda da kullanabilir, çiğ ıspanağa ön yargılı davrananlara da çaktırmadan faydalı da olabilirsiniz. Şimdi geliyorum çiğ ıspanak tarifime: MALZEMELER: 7-8 yaprak çiğ ıspanak Yarım muz Yarım armut 2 adet ceviz 3/4 çay bardağı içme suyu 1 avuç haşlanmış kuru fasülye 1 adet hurma Hepsini rondodan geçirip afiyetle bebeğinize…
0-3 Yaş Çocuklarda Kitap Okuma
Çocukların dil gelişimi ve kitap okuma alışkanlığı için, çocuğunuzla sürekli iletişim halinde bulunmanız tabiki birinci kural. Çocuk ne kadar küçük olursa olsun, O’nu ciddiye alarak ve saygıyla konuşmak, iletişiminizi de kuvvetlendireceği gibi aynı zamanda da daha çabuk konuşabilmesine de olanak sağlayacaktır. Güneş’le benim iletişimim anne karnında başladı. Doğduğu günden itibaren de sürekli O’nunla konuşurum ben. Bunun görülebilir yararını 4. ayında “gel” demesi ve babasına “baba” demesi, 6. ayında köpek gördüğünde “hov” demesiyle farkettim. Bebekliğinden itibaren dışarı her çıktığımızda O’na gördüğü her şeyi açıklamaya çalıştım. “Bak, bu ağaç. Merhaba ağaç.” “Bak, bu yaprak. Yeşil yeşil yapraklar. Ne kadar güzelsiniz siz yapraklar.”,”Aaa, bak araba. Düt düt gidiyor araba”, “Kırmızı domates, yeşil elma, buzdolabının kapağını kapatalım, ben şimdi masayı sileceğim” gibi :)İkinci ve en önemli etkenlerden biri de bebeğinizle birlikte kitap okumak. Güneş 5 buçuk aylıkken “Bebek Dokun Öğren” kitap serilerinden ve “Bebeğimin İlk Kartları” isimli resimli kartlardan alarak kitap okumayı hayatına dahil…
Yemek Seçen Çocuğu İkna Yöntemi
Yemek seçmek ya da acıktığında sadece anne sütü istemek beslenme konusunda bizim ciddi problemimiz. 12. ayına kadar sadece doğal besinlerle yemek yedirmek için savaşmış, mama vermemek için elinden geleni yapmış, doğal ve sağlıklı bir beslenme tablosu içinde bebeğini büyütmek istemiş bir anne olarak, 12. ayından itibaren Güneş’e artık mama vermeye de başladım. Ama bizde durum öyle ki, mamayı bile her zaman yemek istemiyoruz aslında. Arada bir ekmek ya da meyve yemek isterse, genelde anne sütü dışındaki tercihlerimiz bunlar oluyor ya da arada sırada mamaların, bebek bisküvilerinin tadına bakabiliyoruz. Denediğim badem sütleri, yoğurtlar, nohutlu ekmekler, şehriyeli tavuk çorbaları da alternatiflerimiz arasında. Bir çok anne gibi beslenme konusunda ne kadar muzdarip olduğumu ve artık bu konunun beni ne kadar bunalıma soktuğunu tahmin edebilirsiniz 🙂 Fakaaat son 10 gündür beslenmeyle ilgili bir keşfimin faydasını görmekten dolayı oldukça mutluyum ve size de faydası olacağını umduğum için blogta da paylaşmaya karar verdim. Üzerinde kelebek deseni…
Badem Sütü’nü Denediniz mi?
Gerek bebeğiniz için gerekse de kendiniz için hiç badem sütü tüketmeyi denediniz mi anneler? Bu sütü denemeniz için size 4 farklı sebep sunacağım; Laktoz ya da kolestrolü olmayan ama boool bol kalsiyum deposu olan, gayet sağlıklı, katkısız, işlem görmemiş ve inek sütünün kalitesinden de öte bir süt olması! Vegansanız ya da market sütlerine benim gibi hiç güvenmiyorsanız! İnek sütü gibi hayvansal sütlere alerjiniz varsa veya laktoz hazmı yaşıyorsanız! Organik beslenmekten yanaysanız, badem sütünü mutlaka denemelisiniz MALZEMELER 1 Su Bardağı Çiğ Badem 2 Adet Dal Tarçın 3 Adet Hurma 1 Tatlı Kaşığı Bal Mikser, İnce delikli süzgeç ya da tülbent HAZIRLANIŞI 1 su bardağı dolusu çiğ bademi su içinde 12 saat bekletin. 2 su bardağı dolusu suyun içine (bu su içme suyu olmalı) dal tarçınlarınızı koyun ve bu suyu da 12 saat kadar bekletin. 12 saat sonra, çiğ bademleri suyun içinden alıp yıkadıktan sonra kabuklarını soyun. Daha sonra bademleri miksere atın.…
Happy Milk Emzirme Kıyafetleri
Yeni doğum yapan veya bebeğini emziren her annenin ortak sorunlarından biri de bebeğini dışarıda ya da başkalarının yanında rahatlıkla emzirebilmesidir. İlk imdadınıza emzirme önlükleri koşar ama zamanla bu önlüklerin yeterince rahat bir kullanım olmadığını, bebeğiniz büyüdükçe önlüğü çekiştirmeye başladığında anlayacaksınız. Happy Milk’le tanışmadan önceki dönemlerde, özellikle ortamda rahat emziremememden dolayı sosyal ortamlara pek giremiyordum. Üstelik doğumdan dolayı aldığım kilolardan ötürü kıyafet seçimim de kısıtlanıyordu. Yaz ya da kış her zaman yakası açık kıyafetler seçmeliydim. Kesinlikle elbise giyemezdim. Bluzumun içine ekstra badi giymeliydimki sırtım, belim vs. emzirme esnasında iyice kapandığına emin olmalıydım derken emziren her anne bilir; bunun ne kadar stresli ve sinir bozucu bir durum olduğunu 🙂 Birgün çooook çok sevdiğim bir arkadaşım tatlı bir paketle yanıma gelerek beni büyük bir dertten kurtarana kadar bu durum böylece sürüp gitti. Hepi topu Güneş 1 aylıkken tanıştım ben Happy Milk’le ama, lütfen süreyi azımsamayın 🙂 1 ay boyunca dışarıda ya da başkalarının…
Oyun Çadırınızı Kendiniz Oluşturun
Çocukken oynadığımız evciliklerin tadı hala damağımdadır benim. Her evcilikte ayrı bir hayale dalar, her hayale göre uygun meslek seçer, seçtiğimiz mesleğin rolünü de hakkıyla oynayarak ve evciliği “yaşayarak” oynardık. Aslında bizim dönemimizdeki çocuklar, şimdiki döneme göre sanıyorum biraz daha şanslı. Toprakla, çamurla oyun oynamayı doyasıya yaşadık biz. Toprakla yemekler pişirdik, evler çizdik, akşam ezanı vaktine kadar gönlümüzce top oynadık, ip atladık, saklambaç oynadık. Şimdi, görebildiğim kadarıyla artık eskisi kadar güçlü komşuluklar da yok, çocukların birlikte paylaşacağı alanlar da… Hele de İstanbul gibi bir yerdeyseniz gönlünüzce çocuğunuzu toprakla, çamurla oynatabileceğiniz evinizin bir bahçesi de genelde yok. Mevsimin kış olmasından dolayı, dışarıda oynanan oyunlar ve oyun alanlarını şimdilik bir kenara bırakıyor ve evde çocuklar için nasıl oyun alanları oluşturulabilir’i tekrar ele alıyorum şimdi 🙂 Güneş’e, her zaman kendi çocukluğumdan ve çocukluk duygularımdan yola çıkarak yaklaşmaya özen gösterdiğim için, çocukken ikizimle birlikte kendi kendimize yarattığımız evcilik alanlarından bir tane de ben yapmak istedim.…