Küçük kardeş Hira geldi; hayatımızın bütün dengeleri değişti 🙂 Ben daha yoğun, uykusuz, yemek yapma telaşlı, temizlik takıntılı, kimi zaman sinirli, yeni doğan bebeğimin gazı, emmesi, uykusu, banyosu, kırkı, yirmisi, dişi, ateşi, gelişimi, yemesi derken iyice uçmuşum zaten. Eşim dersen çok yoğun, kimi zaman eve bile gelemiyor. Ki zaten ve artık daha da çok çalışmak zorunda 🙂 Sohbet etmeyi bırak; birbirimizi göremiyoruz bile. Tek muhabbetimiz “alınacaklar listesi”, Hira’nın doktor kontrolü günleri, Güneş’in psikolojisi. Buna rağmen biz kendi dertlerimizi unutup, Güneş’in kardeş şokunun üzerine yoğunlaşmışız. Neden mi; çünkü kardeşini kıskanıyor, artık daha az sevileceğini düşünüyor, beni paylaşmak istemiyor, kaygılı, belki de travmalarda, içine kapanmış vaziyette, fevri, sürekli ağlayan, kardeşi ile baş başa kaldığımda kapılardan beni gözetleyen, büyümek istemeyen ağlayan isteyen bir çocuğa dönüştü… Çocuğa bir şeyler oldu ayol, sinirlerim tepemde, gerilmişim iyice! Ne yapsam da ulaşsam ona, ne zaman açacak alıcılarını, ne zaman konfor alanına geri dönecek bu çocuk? Kimi psikologlar…