Artık göbeğimle mutlu mesut yaşamaya o kadar alışmıştım ki, söylenenlerin aksine o kadar da zor bir hamilelik dönemim olmamıştı benim. Her ne kadar “son zamanlarda” hareketlerim yavaşlamış, hormonlar nedeniyle Frenkentaş’lar gibi neredeyse kulaklarından buhar çıkaracak kıvama gelmiş, doğum sancılarım sıklaşmış da olsa, gebeliği öyle bir benimsemiştim ki Güneş’le ben sanki 28 yıldır tek bedende yaşıyorduk 🙂 Genel olarak bu kadar rahat ve mutlu bir hamilelik geçirmemin en büyük nedenini de yogaya bağlıyorum.
Daha doğumuma 17 gün var iken, tam da Kurban Bayramı arifesinde gece saat 3’te suyum gelerek uyandım. Hiç panik yapmadan doktorum Meltem Hanım’ı aradım. O da sakin olmamı, hemen hastaneye gitmemi ve şayet doğum başladıysa hemen geleceğini söyledi. Hastaneye gittiğimizde de artık beni eve gönderemeyeceklerini ve doğumun başladığını söylediler. İster istemez insan korkuyor tabi, herkesin bahsettiği dayanılmaz acıyı tadacaktım artık fakat umursamıyordum çünkü hamileliğim sona erecek diye ne kadar üzülsem de, kucağıma Güneş’i alacaktım, heyecanlıydım. Bu arada, hazırlıksız yakalandığım için bırakın makyaj yapmayı, saçları yaptırmayı, kuaför hazırlıklarını; kol çantamı bile yanıma alamamıştım. Bebekle ilgili her şeyse hazır ve arabada 1 ay öncesinden zaten bekliyordu, üstelik ev ile hastanenin arası yürüme mesafesiyle 10 dk olduğu için daha rahattım. Hastane çantasının detaylarını da bir sonraki yazımda paylaşacağım.
En başından beri normal doğumu istiyordum ve şükürler olsun ki tam da istediğim gibi normal doğum yaptım. Size normal doğum şöyle zor, aman efendim böyle acı çekiyorsunuz, yok feryat figan ediyorsunuz gibi şeyler anlatıp da gözünüzü korkutmayacağım! Aksine, ne kadar zor da olsa adı üstünde işte; normal doğum! Yine doğum yapacak olsam yine normal doğumu tercih ederim. Normal doğumdan sonra da kendinizi kahraman gibi hissediyorsunuz, bu da ayrı bir keyif veriyor 🙂 Üstelik normal doğum hem anne hem de bebek için faydalı. En bilindik avantajlarından bir tanesi; bebeğin solunumla ilgili problemi olmayışı. Zira sezeryan doğumlarında bebeklerin solunumla ilgili problemleri oluyormuş. Bir diğeri de, sezeryan olan bebeklerin normal olan bebeklere göre daha mor doğduklarını duydum. Normal doğum, bebeğin kafa şeklini de düzeltiyormuş. Ayrıca daha mutlu bir bebek oluyormuş! Anne’nin de vücudundan kadınsal hastalıklar varsa temizleniyor, kirli kan vücuttan atılıyor, toparlanmak ve normal hayata dönmek de daha kolay oluyor ve tabiki enfeksiyon kapma gibi risklerin de olmuyor.
Gel gelelim doğum anına.. Onu görür görmez o zor halimdeyken hemen eğilip eline dokundum. Ağzımdan otomatikman “annemmmm” kelimesi döküldü. Bu duygunun tarifi gerçekten de anlatılamıyor, o kadar güzel bir duygu ki, Allah tüm kadınlara bu duyguyu yaşatsın.. Doğumuma eşim de girdi. Eğer böyle bir şansınız varsa, eşleriniz de doğum anında sizinle olsun. Psikolojik olarak da çok iyi oluyor.
Adı gibi tam da Güneş tam tepedeyken doğdu güzel yavrum, tam öğle ezanı vaktinde. Rüyayla gelen bu isimin o kadar çok güzel tesadüfleri (!) var ki.. İkinci güzel rastlantısı da baş harfinin babasının adının baş harfi, son harfinin de annesinin isminin ilk harfinin olması. Güneş ismindeki tüm harflerin anne ve babasının ismindeki harflerden oluşması da başka bir tesadüf. Şule ismi ile Güneş isminin benzerlikleri de ilginç. Ve ben bu rüyayı eşimi tanımadan 12 yıl önce gördüm…
info@birannetavsiyesi.com
Yoruma kapalı.