Aşağıya doğru in şimdi bi..
Biraz daha aşağıya doğru in gene..
Of, bu ne sinir, bu ne öfke! Aman bir telaş, bir acele,
Herkes birbirini boğacak.
Bu gidişle sonumuz ne olacak?
|
Kimi takmış alaturkaya, Kimi batıdan şikâyetçi.
Ne var sanki bunda kızacak,
Dünya hali bu gelip geçici.
|
Hişt hişt, sakin ol, sinirlerine hâkim ol! Hişt hişt, sakin ol, sinirlerine hâkim ol!
|
Kimi lahmacundan utanır, Kimi her önüne gelene gıcık.
Ya uzak herkes birbirine,
Ya ilişkiler vıcık vıcık.
|
Kimi entellere düşman, Kiminden cehalete prim.
Bu ne manasız didişme,
Kimse kimseye bir şey öğretemez mirim.
|
Ölümlü dünya, ölümlü insan, Ha âlim olsan ha zalim olsan.
Ölümlü dünya, ölümlü insan,
Ha âlim olsan ha zalim olsan.
|
Herkesin doğrusu en doğru, Herkesin lafı bir hikmet.
Sıradan şeyler de konuşalım,
İş mi yani birbirimizi yemek?
|
İlle de kusursuz olmalı, Hata yapmaya da hakkımız yok.
Üçüncü şahıslar için herkes
Sancılar içinde, bu kadarı da çok!
|
Büründüğümüz et, sevgiden yoğurulmuş bir hamur oysaki. Big bang gibi, aşkla çarpışmış iki “şeyin” buluşması ile oluşan bu bedenlerimizin mayası, dna’sı, özü bir çiğnem ete dönüşürken, özenle yaratılmıştık biz. Sonra herkes bi garip oldu işte; kimi lahmacundan utandı, kimi vıcık vıcık davrandı, kimi hep şikayetçi ve muhalefetçi, hep bir takıntımız var, birilerinden üstün olma çabamız. Gereğinden fazla paranın olması sana neyi getirirki? Masada herkes sigara içerken sen puro yak mesela ki vay be desinler dimi; tabi herkesin işin aslının farkında olduğundan bi habersin sen.. Tamam hadi vayy be desinler, eeee, nolcak derlerse? Ya da birileri senin için çok güzel desinler, eee sonra nolcak? Ya da sizin Emine Zara’dan elbise almış; aman eksik kalma çünkü senin mutluluğunun özü kendine has düşünce ve tercihlerin değil; Emine’nin kriterleri ve ondan hiç olmazsa bir tık üstün ol ki ezik durma kendine.. Egomuz yaşıyor bu dünyayı; iyice beslenmiş bedenimizde, domuz gibi ye ye ye bitiremiyor bir türlü nefsinin iştahını… Bi kendine gel; kaç yıl daha yaşayacaksın? 80? 90? ya da belki de sadece 15 günün var; hele de Türkiye’deysen her an bir kalleşin bombasıyla paramparça bile olabilirsin! Bu kadar kısıtlı bir zaman dilimine sığmışken ömrümüz, neden kendinin farkına varmıyorsun? İnsanları bir kenara bırak, kim ne düşünüyor artık umursama. Kimin gözünde zengin olduğun ya da entel olduğun ya da bilgili olduğun ya da güzel olduğun ya da ne marka araba kullandığın, nerede yaşadığın önemli olmasın. Sen, bulunduğun ortamdan ve durumdan gerçekten mutlu musun? Görünüşe de aldanma. Birçok insanın ruhu acı içinde; fotoğraflar yanıltıcı olabilir, gülümsemeler de öyle. Ki, bu da seni ilgilendirmesin ki zaten.. Ancak yoluna baktıkça şekillendirebilirsin yarınını ve sadece affedebildikçe ve sevebildikçe egonu ufalayabilirsin. Bir hayvandan farklı olarak düşünebiliyor, gülümseyebiliyor ve konuşabiliyorsak bunun mutlaka bir sebebi olmalı. O halde bu meziyetlerini iyi kullan İnsan! İletişimin ve sevginin olduğu her yer cennettir, huzurdur, mutluluktur. Bir başkasının dünyasından nasıl göründüğün ya da ne düşünüldüğün ya da çok paranın olması mutluluk değil. Sevmeyi bilmek ve insanlara yardım edebilmek, iyi olmak, konuşabilmektir mutluluk.
Aslında en acısı da ne biliyor musun İnsan; sen ruhunu değil de egonu yaşattıkça bedeninde, onun istedikleri gibi ve başkalarının gözünde bir şekle bürünmek için çabalıyorsun ve mutlu olduğunu sanıyorsun ya böyle, gerçek mutluluğun nasıl bir lezzet olduğunu bilseydin, hemen vazgeçerdin işte.. O’nu bilmediğimiz için zaten çok zengin olmak, Emine’den daha üstün olmak ve daha iyi yaşamak adına içinde kendine savaş açıyorsun.
Aldığın her nefesi sev, kendini sev, insanları sev ki dünya yaşanılsın. Çünkü asıl dünya senin kendi içinde başlar. İşte o zaman ancak terör biter, kin biter, öfke biter. Cennet vatanımızın da tadına ancak böyle varırız, bedenimizin topraklarına da..
Her birimizden birer karakteri buluşturan bu klip de günün klibi olsun 🙂
Keyifle izleyin ve sevgiyle kalın.
Yoruma kapalı.