Yetişkin olana kadar çocuklarımızın çoğu para yönetimini öğrenememekte çünkü ne aile içi eğitiminde, ne de örgün eğitimde para yönetimiyle ilgili çocuklara fırsat verilmemekte. Şimdi kendi yaşantımıza, eşimize, ailemize ya da arkadaşlarımıza baktığımızda çoğu kişinin hala finansal olarak para yönetimini kontrol edemediğini görüyorsak, aslında bunun en önemli nedeni parayı yönetebilmeyi çocukluk yaşlarımızda öğrenmememizden kaynaklı olduğunu da görebiliriz.
Konu para biriktirme, parayı idareli kullanabilme ve parayı yönetebilme gibi başlıklar olunca, aslında pek çok ebeveynin farklı fikirlere sahip olduğunu görürüz. Fikir ne olursa olsun, çocuğa paranın nasıl yönetileceğini öğretmekten kaçarsak, onların ileride hayatını idame ettirmek için gerekli olan bir vasıtayı nasıl yöneteceğini öğrenmelerine de engel oluruz. Oysaki ev ekonomisi, para birikimi, vergiler, kartlar, faturalar, ihtiyaçlar, tasarruf ve uzak durulması gereken tüketim davranışlarının önemi ancak parayı kullanmakla öğrenilebilir. Çocuğumuzun eline para vermek için yeteri kadar büyük olmadığını düşünebiliriz fakat sayı ve ölçüm gibi kavramlar çoğu çocukta 3 yaş civarlarında geliştiği için, bu yaş çocukları bile para hakkında bilgi almaya ve ürün alım satımlara ilgi duymaya hazır olabilir. 5 yaşına geldiklerinde ise tasarrufu öğrenebilir. Aslında parayla ilgili olarak her çocuğun davranışları farklılıklar gösterse de, parayı yönetebilme okul öncesi çağındaki çocuklara bile öğretilebilir.
Para yönetimi ile ilgili biz neler yapıyoruz?
Güneş 3 yaşına geldiğinde ona bir kumbara almıştım. Kumbarayı seçerken de yine oyuncak tadında bir kumbara tercih ettim ki çocuk parayı ve birikimi öğrenirken, bir yandan da oyuncak görünümlü bir kumbara ile eğlenmiş de olacaktı. Daha sonrasında kumbaramız değişti fakat kumbara kültürü evimizden hiç eksilmedi.
Bakkal, market gibi ufak harcamalar yaptığım alışveriş yerlerinde yine kızlarla da sohbet ederken “Güneş, Hira; bu iki ürün aynı özellikte fakat bir tanesi daha pahalı. O yüzden uygun olanı alalım” gibi sohbetle onları da alışverişte sohbete dahil ediyorum ki hem önemsenmek hem de harcamalarda dikkatli olmanın önemine değinmek için gerçekten etkili oluyor.
Eğer gereksiz bir oyuncak ya da kıyafet gibi, ihtiyacı olmayan bir şey beğenirlerse, evde bir benzerinin olduğunu söylüyorum ki bu da lüzumsuz harcamadan kaçınmak, onlara ev ekonomisini sözle değil davranışla anlatmak anlamına geliyor. Ya da o an yeteri kadar üzerimde para yoksa bunu onlara söylüyorum ki her zaman her istediklerinin olamayacağını bilsinler. Bu da benim için önemli bir detay çünkü çocuğun her zaman her isteği alınmaz. Eğer gerçekten ihtiyacı varsa elbette fakat sırf çocuk istedi diye, ihtiyaç dışında bir durum söz konusu ise, ona olan sevgimin isteklerini anında yerine getirmek olmadığını da görsünler istiyorum.
Para yönetimi hususunda çocuklara kazanım sağlamaları için düzenli olarak harçlık veriyorum ve aldıkları harçlıkla harcama planı yapıyoruz, tasarrufa özendiriyoruz, biriken para ile neler yapabileceğimizi konuşuyoruz. Hatta biriktirdiğimiz para ile bahçedeki kedilere yiyecek alıyoruz. Böylelikle parayı kullanırken de paylaşmanın önemine aslında değiniyoruz.
Harçlıklarından düzenli olarak tasarruf adına pay ayırıyoruz ki paranın bir kısmı harcama olurken, bir kısmı da birikmiş oluyor. Böylelikle eğer satın almak istedikleri bir şey var ise onu alıyorlar ya da hiçbir istekleri yoksa da kedilere mama alıyoruz. Eğer kendileri için bir oyuncak benzeri bir şey alıyorlarsa daha kıymetli oluyor ya da kedileri besledikleri için ve buna da katkıda bulundukları için onore oluyorlar.
Çocuklara harçlık verirken aslında matematiği, satın alacakları ürünleri kendi çabalarıyla elde eder iken sabrı da öğrenmeyi, sınırlı kaynakları yerinde kullanabilmeyi, harcamalarını planlamayı, tasarruf yapmayı ve (ileride) hayır kurumlarına bağışta bulunmanın yararını da öğrenmiş oluyorlar. O nedenle çocuğu para yönetimiyle tanıştırmak yalnızca para kontrolünü öğretmek değil, aynı zamanda gelişimine de katkıda bulunmaktır çünkü bunları oyuna çevirerek ve uygulayarak öğrenmeleri onlarda kalıcı bilgi olacaktır.
Parayı kullanmaya başlayacakları zaman (okulda mesela), muhtemelen ilk başta finansal hatalar yapacaklardır; bir haftalık harçlıklarını bir günde harcamak gibi… Öyle bir durumda çocuğa ek olarak para verirsek şayet (yani tasarruf, planlı harcama, süreci kontrollü yürütebilme vs), belirli bir bütçe dâhilinde harcama yapmaları gerektiğini öğrenmeleri zorlaştırırız. Her darda kaldıklarında destekleneceklerini düşünürler. Böyle bir noktada çocuğu parayla desteklememek “vicdansızlık” değil, çocuğun deneyimleyerek öğrenmelerine fırsat vermek demektir fakat çocuğa gerekli açıklama da eleştirel değil, açıklayıcı şekilde yapılmalıdır ki kendini yetersiz, beceriksiz ya da eksik hissetmesin. Ve tabii bir sonraki harçlığın ödeme zamanı gelene kadar para verilmemelidir.
Harçlık biriktirmenin bir yolu da çocuğa banka hesabı açmaktır fakat çocuğun parayı yönetebileceği bir hesap ya da uygulama bulmak, benim en bunaldığım süreç oldu. Hesap açmaktaki amaç sadece para biriktirmek değil, ayrıca çocuğa çocuk dilinden hitap edecek bir sistem de bulmak olmalı ki durumu anlayabilsin, kavrayabilsin.
Bu noktada Kuveyt Türk’ün benim de bir kullanıcısı olduğum Çocuk Bankacılığı hizmeti, Dijital Kâşif’e de değinmek istiyorum. Dijital Kaşif ile çocuklar kendi harcamalarını kontrol ederek, “finansal okuryazarlık” düzeylerini de geliştiriyor. Asıl mesleğim yazılım olduğundan dolayı, uygulamayı yalnızca çocuk gelişimi olarak değil, aynı zamanda da teknik olarak da ele aldığımda böyle muazzam düşünülen bir yapının olması çok mutlu etti çünkü çocuklara teknolojinin öğretimi ama en çok da teknolojinin “doğru öğretimi” noktasında oldukça donanımlı ve doğru imkânlar sunuyor.
Bir yandan para yönetimini analiz edip öğrenirken, bir yandan da dijital sistem kontrolünü de kavrıyor. Bu anlamda Dijital Kâşif Hizmeti hesabı bilhassa da Güneş için çok güzel bir uygulama çünkü çocuk kendi hesabını yönetmeyi öğrenirken, hem çocuğun kartı oluyor, hem de mobil uygulama ile parasını da yönetebiliyor. Ayrı bir kazanımı da sorumluluk alması oluyor.
Bu vesileyle çocuk, ebeveynin belirlediği günlük limitle harcama yapabiliyor, ATM ile hesabından para çekebiliyor (ki ATM’nin başına geçip de ona göre koskocaman olan bir makineyi kullanabilmek ve parasının sorumluluğunu alabilmek ise çocuğa ayrı bir mutluluk, ayrı bir heyecan J ) ve hatta online alışverişte de kullanabildiği için benim kontrolümde online alışveriş de yapıyor. Artırdığı parasıyla da birikim yapıyor. Günlük limit yönetimi, kırtasiye/yemek gibi seçilebilir harcama alanları, birikim yapma özelliği gibi yönleri, çocuğun para yönetimini öğrettiği gibi konuyu dijital ortamda da hakim kılar hale getiriyor, çocuğu geliştiriyor.
Güneş’e hesabı ilk açtırdığımızda, benim kredi kartımdan düzenli talimatlar verdiğimiz için, çocuk parasını da otomatik olarak düzenli alabiliyor ve ona göre kullanabiliyor, kullanmayı öğrenebiliyor. İşte tüm bunları, hesap bakiyesini ve hesap hareketlerini görüntüleyebildiği için de kişisel bütçe yönetimine ve finansal okuryazarlığın gelişmesine katkı sağlıyor. O nedenle Kuveyt Türk’ün Çocuk Bankacılığı Dijital Kâşif Hizmeti benim için bulunmaz bir nimet oldu. Dijital Kaşif ürünlerine ulaşmak için yazının üzerine tıklayabilirsiniz.
Ki bir sonraki yazımda ele alacağım “dijital zekâ” konusunda, çocukların bilinçlenmesi, kendilerini geliştirmesi ve dijitalle olan ilişkilerini de swot analizi yaparak, detaylıca anlatacağım ki bu konunun önemini iyi kavramamız lazım. Artık kod bilmek, İngilizce bilmek kadar birincil ve bu denli de önemli. Unutmadan ekleyeyim; şubeye gidip hesabı ilk açtırdığımızda bir de Görev Mars isimli bir kutu oyunu da hediye ediliyor. Bu oyun da ayrı bir aktivite ve grup oyunu olduğu için çocukları bir yandan geliştirirken, bir yandan da aslında ailecek birlikte yaptığımız bir oyun aktivitesi de oluyor.
Yine dijital zekâ yazımda Görev Mars oyununa da ayrıca değineceğim ama şimdi kısaca bahsetmem gerekirse, bu oyun çocukların hem bilimsel gelişimine katkı sağlıyor, hem de kodlama dünyasıyla tanışmasına imkân sağlıyor. Teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde çocuklara algoritmayı, programlamayı, kodlama yapmayı, bilgisayarın dilini öğretmek artık bir gereklilik. Yukarıda da bahsettiğim gibi asıl mesleğim yazılım olduğu için teknoloji alanını bilen ve öngörebilen biri olarak, çocuklara oyun ile bir yandan bilim, bir yandan da yazılımı öğretebilecek böyle bir oyunun sunulması da muazzam bir düşünce. Çocuk bilim insanı edasıyla insanlık bir gün Mars’ta koloni kurabilir mi, Mars’ın kaynakları insanlığın geleceği için kullanılabilir mi, orada bitki yetişebilir mi gibi sorular bir yandan bilimsel veri, öte yandan da programlama ve teknoloji gelişimine de katkı sağlıyor. Görev Mars oyununun detayları için de yazının üzerine tıklayabilirsiniz.
Para konusunu yönetmeyi ve paraya bakış açısını şekillendirmeyi biz aileler erken yaşta çocuklara veremezsek, bu durum hem maddi hem de manevi açıdan çocuklara zarar getirebilir. O nedenle işi “şansa” bırakmak yerine, ipleri kendi elimize almak ve çocukta hem farkındalık oluşturmak hem de eğitimini vermek gerekir.
Para ile ilgili de bir başka bakış açısı olarak şöyle bir yöntemim daha var: Eve ait olan ve kendisinin de sık kullandığı bir ürünü; mesela diş macununu çocuklar paralarını biriktirerek alıyorlar. Böylelikle “eve de katkı” sağlıyorlar 🙂 ve bu bakış açısı onları mutlu ediyor.
Ödül veya ceza olarak da parayı kullanmamak gerekir. Aynı zamanda para, evdeki kuralları da yıkmamalı. Yemekten önce dondurma yemek yok diye bir kural varsa, kendi parasıyla dondurmasını da almış olsa, yemekten önce o dondurmayı yiyemez gibi…
Burada değinmek istediğim bir başka detay daha var. Bahsedeceğim bu detay kimi ebeveyn tarafından uygulanan bir davranış olsa da, benim kesinlikle kaçındığım ve uygun bulmadığım bir davranış modeli: “Çocuğa ev işi gibi benzeri işleri ek para vererek yaptırmak”. Eğer çocuğa odasını toplayacak diye ya da evi süpürecek diye para teklif edersem, bu kez her şeye para gözüyle bakacaktır ki bu da sakıncalı bir haldir. Para ile ilişkisi böyle şekillenen bir çocuk paylaşımı öğrenemeyecektir, yardımseverliği bilmeyecektir çünkü her yaptığı işten kar ve çıkar kazanmanın peşine düşecektir. Artık kendi evine de yabancılaşacağı gibi, parasal dengeyi unutacak, her şeyi parayla değerlendirecek, her şeyin bir bedeli olduğunu düşünecek, ileriki yaşlarında ailelerine karışmaması gerektiğini bile söyleyebilecek ve zamanla paylaşım, tasarruf, ortak harcama, başkalarına yardımcı olma gibi konuları atlayacaktır ve bu da benim gözümde fazlasıyla tehlikeli bir haldir. Çünkü para amaç değil, araç olmalıdır. Çocuğa da bu şekilde aşılanmalıdır.
Yoruma kapalı.