Okul Fobisi ve Okula Gitmeyi Reddetme

Okul fobisi genellikle okulöncesi ve ilkokula başlangıç dönemi ile 12-14 yaş aralığında görülür. Okul fobisini yaşayan çocuklarda aşırı korkma, gergin ve huzursuz olma gibi “ayrılık bunaltısı” dediğimiz durumlar oluşur. Çocukta ayrılık kaygısı, kalp çarpıntısı, bulantı, karın ağrısı, terleme gibi fiziksel belirtiler de gözükebilir.

Okul Fobisi ve Ayrılık Kaygısı Yaşayan Çocuğa Nasıl Davranmalıyız?

Çocuğun bu kaygıyı ve fobiyi yenebilmesi için ilk yapmamız gereken gerçek bir empati kurmak ve çocuğa doğru yaklaşmaktır. Bu genellikle ilk çocuklar için ve ilk ebeveynlik deneyimi olan ebeveynler için daha zorlu bir süreçtir 🙂

Güneş’in ilk anaokulu deneyiminde bu zorlu süreçten ben de geçmiştim ve maalesef yanlış tutum ve davranışlarda ben de bulunmuştum. Ayrılık kaygısı ve okul fobisi yaşayan çocuklarla konuşmak, sabırlı olmak ve kararlı davranmak çok önemlidir. Çocuğa “Bu korkunun birçok çocukta olduğunu, okula gittiğinde zamanla korkusunun azalacağını, onun yaşında iken benim de çok korktuğumu, annemden ayrılacağım ve güvende değilim kaygısı yaşadığımı” da anlatmıştım. Bu noktada doğru hareket etmiştim fakat tongaya düştüğüm bir konu vardı:

“Çocuk ağlasa bile bırakın bize ve gidin. Yoksa alışamaz” denildiğinde sınıf öğretmeninin bu tarzına uyum göstermiştim. En büyük hataydı… Sonrasında Güneş’e, okula alışma süreci boyunca nerede durmamı istediğini sordum. “Şu duvarda bekle anne”. Çocuk her geldiğinde beni o duvarın orada gördü. Daha sonrasında kademeli bir şekilde onunla anlaşarak biraz daha okuldan uzaklaştım. Bu aşamaları gerçekleştirirken çocuğa asla yalan söylemedim, asla güvenini sarsmadım, nerede beklememi istiyorsa orada bekledim ve elinden tutarak duracağım yeri söyledim.

Bu süreç çocuk için olduğu kadar ebeveyn için de genellikle zor olduğundan dolayı, zorlandığım anlarda azarlama, bağırma ya da ceza verme gibi şeyler yapmadım. Onu şımarık, huysuz ya da kaprisli vs diyerek suçlamadım çünkü bu tutumlar kesinlikle zaten işe yaramaz ve çocukta derin yaralar açar.

Çocuk Kaç Yaşında Okula Başlamalı?

Okula ilk başladığı dönemde kardeşi yeni doğmuştu, ben lohusaydım, Güneş de 3 yaşındaydı. 3 yaş, bir çocuğun okula başlaması için eğer çocuk kendini hazır hissetmiyorsa bir sene daha bekleyebileceği bir yaş olabilirdi çocuk için ve öyle olup olmadığını anlayabilmem için gözlem yapmam gerekti. Aynı zamanda yeni kardeşi olduğu için kardeş kıskançlığı ve istenilmiyorum duygusu yaşaması da çok olasıydı. O yüzden bu süreçte çocuğu gözlemledim ve ortalama üç ay kadar okula gittikten sonra onunla ortak karar verip, seneye tekrar başlaması gerektiği üzerine Güneş’le hemfikir olduk.

Çocuk 5 yaşında ise anaokuluna muhakkak yazılmalıdır fakat ondan önceki süreç için çocuğu gözlemlemek ve ne derece hazır olduğunu görmek gerekir. İlk alışma sürecinde yarım gün de okula devam edebilir.

Çocuk hemen okula alıştı ise bu, annesini sevmiyor anlamına gelmez. O yüzden sakın öyle düşünmeyin 🙂

Okula Uyum Ve Alışma Sürecinde Nelere Dikkat Etmeliyiz?

  • Çocuk aniden okulu reddediyorsa onu mutlaka dinleyin. Okula niçin gitmek istemediğini anlamaya çalışın ve çevresel etkenleri araştırın. “Bugün okul nasıl geçti?” gibi sorulara çocuk cevap vermiyorsa, farklı sorularla ona yaklaşın: “Bugün en çok sevindiğim şey ne oldu, bugün seni en çok şaşırtan neydi, endişelendiğin veya korktuğun anlar oldu mu, en yakın arkadaşın kim, seni üzen bir arkadaşın var mı, heyecanla beklediğin bir haber aldın mı hiç, bugün en çok neye sevindin?” gibi… Bunların yanı sıra aileden birinin rahatsızlığı, tatillerin çok uzun olması, hakaret görme, fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, cinsel taciz, öğretmen ya da okul değişikliği veya yeni doğan kardeş de okula gitmeme sebepleri olabilir
  • Çocuk da size ben okuldayken sen neler yaptın dediğinde şuraya eğlenmeye gittim derseniz, bu da çocuk için sorun olabilir çünkü aklı evde ya da annede kalacak, dolayısıyla zihni meşgul olacak ve okula olan adaptasyonu bozulacak. Elbette yalan söylemeyin fakat rutinlerinizden bahsedin. Gününüzün o esnada nasıl geçtiğini anlatın.
  • Çocuk için rutinin değişmesi, onu biraz daha gergin yapabilir. Okul sürecine yeni başlayan bir çocuk için de rutin değişmiş demektir. Aynı zamanda ev ödevi de hayatına girmiştir. Ayrıca bu ev ödevi dönemi, okula başlayan çocuk için olduğu kadar küçük kardeş için de rutinin değişmesi olacağı için, küçük kardeşte de değişimler ilk zamanlarda gözükebilir.
  • Aşırı koruyucu ve kollayıcı dediğimiz helikopter ebeveyn tarzı tutum gösteren ebeveynlerin çocukları ve çocuğun bağımsız hareket etmesine izin vermeyen ebeveyn modeli, duygusal ihtiyaçları karşılanmayan, ilgilenmeyen anne babaların çocukları da ayrılık kaygısı ve okul fobisini yaşama ihtimali çok yüksektir.
  • Okul süreci başladığında kimi çocuklarda uyku terörü de görülebilir ki bu gerçekten çok zor bir süreçtir; uyku terörü… Uyku terörü yaşayan bir çocuk, muhtemelen baş edemediği bir sorun olduğu için böyle davranır ve sabah uyandığı zaman geceye dair hiçbir şey hatırlamaz. Bağırır, ağlar, çevresine vurur, fevri hareket ettiği için düşebilir fakat sabah uyandığında hiçbir şeyden haberdar değildir. Uyku terörü bu konudan tamamen bağımsız bir konu olmakla birlikte, devam ederse mutlaka psikolog desteği gerekir ve çocuğun niçin böyle bir durum yaşadığının üzerine anlaşılması lazımdır. Herhangi bir travma, YouTube ya da iPad gibi teknolojik alet ve gereçlerde izlediği görüntüler, psikolojik ya da cinsel ya da fiziksel taciz, ölüm ya da ayrılık korkusu gibi birçok şey buna sebep olabilir.
  • Kimi çocuklar sorunları olduğunda, bu sorunları yansıtmak yerine hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyorlar. İşte bu davranışların sebebi birden fazla nedene bağlı olabilir. O nedenle çocuğu iyi gözlemlemek gerekir. Bu gözlemlerin arasında izlediği çizgi filmler veya oynadığı oyunlar, dış dünyadaki herhangi bir olumsuz etken veya gördüğü muamele, iç dünyasında duygusal çöküş veya sevgi ilgi eksikliği gibi çokça neden olabilir ve bu nedenler çocuğa gün içerisinde yansımasa da, gece uykularında veya uyku terörü olarak kendini ele verebilir.
  • Ben çocukların altı yaşına kadar hiçbir şekilde teknolojik alet, televizyon, YouTube gibi mecraları tanımasından ve onları izlemesinden yana değilim. Altı yaşından sonra ise yine YouTube ve benzeri kanallar asla olmadan, televizyonda ise sadece belli bir süreliğine ve ne izlediğini gözlemleyerek izleyebileceği kısa süreler (yaşı X 10 dakika, ortalama süre), iPad ve telefonda hiçbir şekilde oyun oynamadan fakat altı yaşından sonra “eğitimciler tarafından geliştirilmiş” ve ”reklamsız” olan akıl ve zeka geliştirici oyunların yine belli bir süreliğine oynaması taraftarıyım. Günümüzde çoğu kişi bunun çok zor olduğunu söylüyor ama zor olsaydı bence ben de başaramazdım fakat bu konuda tavrım çok net ve her zaman böyle. O nedenle normalde bile böyle iken durum, okul döneminde tamamen bu araçlardan da uzak durması çok önemli…
  • Kimi zamanda çocuk okulda uyumlu gözükürken, hatta dersleri bile çok iyiyken evde hırçın ya da sinirli davranabilir. Eve geldiğinde terör estiren, ağlayan, bağıran, agresif davranan, kaba ve saygısız konuşan, kardeşleri ile kavga eden veya inatlaşan bir çocuğa dönüşebilir. Aslında bir sorun olduğu bellidir fakat çocuk bir türlü açıklamayabilir. Buna “okul sonrası duygusal çöküş” denir. Bunlardan biri ya da birkaçı okul dönemi ile başladıysa, çocuk duygusal çöküş yaşıyor olabilir. Andrea Loewen Nair bu durum için kısaca; çocuğun okulda  kendini tuttuğunu, okula gitmenin zorunluluktan doğduğunu ve istemediğini fakat eve geldiğinde kendini güvenli alanında hissettiği için tüm günün stres ya da mutsuzluğunu bu şekilde dışarı yansıtarak çıkarabileceğini söylüyor.  İyice şişip şişip patlama ihtiyacı olan bir balona benzetiyor yani.  “Sakin çocuklar da, özellikle zorlu bir gün geçirdilerse, ekstra yorgunlarsa ya da hastalanıyorlarsa, bunu yaşayabilirler” de diyor. Bu durum tüm yıl sürebileceği gibi çocuk birkaç ay içinde duruma alışması ile birlikte düzelebiliyor da. En iyi çözüm bence yine çocukla göz hizasında konuşmak, gözlerinin içine bakmak, seni anlıyorum mesajı vermek, birlikte çözüm üretmek ya da sadece onu dinlemek.
  • Çocuğun duygularını yaşamasına, sinirinin geçmesine ya da sizi her ne kadar rahatsız etse de davranışları, içinde iyice rahatlayana kadar o “duygusal boşalma” evresini tamamlamasına izin verin. Çünkü Kardeş Rekabeti kitabında da yazdığı gibi; kötü duygular çıkmadan, iyi duygular içeriye giremez… Ona “her zaman yanındayım” mesajı verin, senin gibiyken ben de aynı böyle düşünürdüm, ne kadar zor ve uzun bir gün olduğunun farkındayım gibi sakin mesajlar verilebilir.
  • Çocuğu sakinleştiremenin bir diğer yolu da amigdalayı sakinleştirmek olabilir. Zıplamak gibi hareket içerikli aktiviteler, çocuğu daha da sakinleştirir ve arkasından da ebeveynle birlikte yapılacak aktiviteler de önemlidir. Bu, hem Hira hem de Güneş için inanılmaz derecede sakinleştiren bir yöntem olmuştu bizim için.
  • Hemen ödevlere başlamamak, derslerden önce kendisinin hatrını sormak, birlikte dokunsal temasa geçmek, onu yüksek enerjiyle evde karşılamak, açlığını gidermek ve sabah okula uğurlamadan önce onu tatlı dille ve yine yüksek enerji ile okula göndermek de çocuğun duygusal çöküş dönemini hızlı ve sağlıklı atlatmasını sağlar.

Okul fobisi ve ayrılık kaygısı yaşayan çocukları okula alıştırma süreci bizler için zor ve sancılı; bunu yaşayan biri olarak elbette biliyorum fakat çocukların hissettikleri ve kendi içlerinde yaşadıkları bence bizim yaşadıklarımızdan daha da zor. O nedenle biraz daha sabır, biraz daha anlayış dileyerek, dualarıma tüm anneleri ekliyorum 

❤️

Yoruma kapalı.

MENÜ