Kendime Zaman Ayırıyorum!

Hayat benim için çocuklardan önce ve çocuklardan sonra diye ikiye ayrılıyor.. Anne olmadan önce * kendiyle çok ilgilenen; saçlar kıpkırmızı ve genelde bele kadar uzun, tırnaklar manikürlü ojeli, yüksek topuklu ayakkabılar, cilt bakım seansları, mini etekler, dekolteler falan filan. *Oldukça sosyal; bir çok şehri gezmiş, kültür turlarına katılmış, kamp tatilleri, hafta sonu tatil kaçamakları, kafelerden tutun da lansmanlar, konserler, barlar vs… Çocuklardan sonra ise genelde tırnaklar kısacık, kaşlarım Kırpık model, doğum kilolarından zor kurtulmayı başarmış, spor yapmaya vakit bulamayan, uykusuz, çok gerekmedikçe kuaföre gidemeyen, düz spor ayakkabı -ki bu ayakkabı da tek seferde, tek hamleyle giyilebilecek bir ayakkabı olmak şartıyla, öyle bağcık gibi detaylarla uzun uzadıya uğraştırmamalı beni -, bazı zamanlar akşam yemeğini yetiştiremeyen, duş almayı planlarken elinde havluyla koltuğun üzerinde sızıp kalmış -çünkü çocuk daha anca yatmıştır ve sen duşumu bari alayım derken yorgunluktan bayılmışsındır… – işte böyle insana dönüştüm.

Eğer ev işlerine yardım eden bir yardımcım olsaydı elbette işim daha kolay olurdu. Ama bu sefer de devreye “titizlik hastalığım” giriyor ve ben bu kadar zorlanmama rağmen yardımcı kimseyi isteyemiyorum. Bir keresinde bir yardımcıyla anlaştım; kadıncağız işini bitirip de gittikten sonra arkasından aynı işleri gene ben yaptım. Başkasının yaptığı temizlik içime sinemiyor. Mutlaka her yerin düzenli olmasının yanı sıra, hijyenik olmasına da emin olmalıyım. Evde tane toz olmamalı ki hakikaten yoktur da.. Bilhassa mutfak tezgahım pırıl pırıl olmalı. Tuvalet ve banyom çok temiz olmalı. Banyo, lavabo, duşakabin ve mutfaktaki tüm musluklar ve metal eşyalarda su damlası izi bile olmamalı. Temizliğin yanında da her şey itinalı, düzenli olmalı. Hiçbir yerde dağınıklık ya da bozukluk olmamalı. Bu da benim ikinci berbat yönüm temizlik hastalığımdan sonra; obsesiflik..  Kafa da böyle olunca, tüm işler bana kaldı. Bakalım, ikinci çocukta yardımcısız yapabilecek miyim? 🙂 Hiç sanmıyorum ama eskiye nazaran biraz daha iyileşme var kendimde şükürki..

Şimdi tekrar konunun başına dönüyorum 🙂 Gönülden istediğim bir hayata sahip oldum şükür ki; mutlu bir ailem ve gönlümce yetiştirebildiğim, her şeyiyle bizzat ilgilenebildiğim bir çocuğum var. Fakat, bir akşam Güneş uyuduktan sonra kendi kendime farkettiğim bir şey oldu birden; ben artık kendime hiç vakit ayıramıyordum. Sosyal yaşamı o kadar seven ve kendiyle ilgilenen biriyken, şimdi sadece çocuğumla ve evimle ilgileniyordum. Bakımlı olmak, benim için bir yaşam biçimiydi ve ben hiç farkında bile olmadan kendimi unutmuştum temponun yoğunluğundan. Çevremde sürekli bir yerlere gittiğimiz arkadaşlar da kalmamıştı. Sonra kendi kendime karar verdim; küçük bir çocuğun varsa, ev ve çocukla tek başına sen ilgileniyorsan bile bunların arkasına sığınamazsın. Anne olmak, bir şeylerden vazgeçmek demek değildir. Tüm bunları farkettikten sonra, ilk işim derhal bir diyetisyene gitmek ve kendime vakit ayırabilmek oldu. Peki neler yaptım, kendime ne gibi zaman ayırdım?

anne vakti

  1. Havalar ısınır ısınmaz, bir gün bile gecikmeden, sırtımda çanta, yanımda 1,5 yaşında bir çocuk, bebek arabamla birlikte -ki arabaya bazen binen bazen binmeyen bir cadıdır kendisi, İstanbul’un altını üstüne getirdim, hem de her gün. Gitmediğim yer kalmadı ilkbahardan sonbahara kadar. Toplu taşıma araçlarını kullanarak her yere gittim. Kadıköy, Üsküdar, Anadolu Hisarı, Beykoz, At çiftliği, Bostancı cadde, Göztepe parkı, Bostancı sahil, Balat, Tophane, Taksim, Yıldız parkı, Beşiktaş, Bebek, Ulus, İstinye, Etiler, Cihangir, Nişantaşı, Ortaköy, Tuzla, Eminönü, Sultanahmet, Bakırköy, Büyük ada, Kınalı ada; daha nereler nereler.. Eğer, çocuğumun küçük olmasını ya da toplu taşıma araçlarını kullanmanın sıkıntı olacağını düşünseydim, ya da orası da çok uzak ama deseydim, çocuk rahat durmuyor diye vazgeçseydim, yok efendim hava sıcak, yok efendim çocuk uyuyacak, yok şu yok bu diye mızmızlık etseydim; evde durmaya esir olacaktım. Evet, toplu taşıma araçlarında meme de istedi Güneş, ağladığı da oldu. Vakitsiz uyuduğu da oldu. Ama zamanla da uyum sağlamaya başladı. Çünkü o da artık kavradı. Eğer stressiz düşünür ve hedefiniz iyi bir gün geçirmek olursa, karşınıza çıkan her zorluğun çaresini bulursunuz, hem de istisnasız. Bu şekilde gezme bana çok iyi geldi ve kimseye de ihtiyacım olmadığını anladım. 1,5 yaşındaki kızım, tam bir arkadaş oldu bana. Hatta bavul ve bebek arabası ile Ankara’ya Güneş’le tek başıma uçak yolculuğu, Bursa’ya da yine bavulumla birlikte Güneş’le tek başıma otobüs yolculuğu bile yapmışlığım var. Çok zorlandığımda insanlardan yardım istiyorum. Toplu taşımalarda da yer vermezlerse de kendim diyorum ben oturabilir miyim diye 🙂
  2. Çocukla tek başına kuaföre gitmek zor; çünkü rahat durabileceği bir ortam değil. Her yer aynalı, ojeli, renkli vs. Tam bir kız çocuğuna göre. Zor diye düşünsem evet zor bir durum. Ama biraz da bence kafada bitiyor iş. Çünkü öyle düşünmediğim için zorlanmadan kişisel bakımlarımı yaptırabiliyorum. Kimseyi de rahatsız etmiyoruz bu arada. Çünkü çocukla sürekli konuştuğum için, birlikte kaliteli vakit geçirdiğimiz için ve güven – bağlılık – sevgi üzerine temelimiz sağlam olduğu için dışarıda da Güneş’le iyi anlaşıyoruz. Böylelikle insanların bizden kaçmasına ya da bıkmasına sebebiyet vermeden günlük hayatımıza devam edebiliyoruz. Bu bizim hassas ve dikkat ettiğimiz bir konu. Çocuklu insanların da genelde ortak paydası 🙂
  3. Lohusalığımdan bu yana, mutlaka okuduğum kitaplarım vardır. Bir şekilde kitap okumaya vakit ayırabiliyorum. Kitaplardan edindiğim bilgileri birçok şeye değişemem. Son zamanlarda da tercih ettiğim kişiler sevgili Adem Güneş ve saygıdeğer Nusret Kaya oluyor genelde. Bir de tabiki Seda Diker. Kişisel gelişim kitapları, psikologlar, pedagoglar, çekim yasaları, İslam dini, Kuran-ı Kerim meali, Mesnevi,  tarih ve kültür kitapları vazgeçilmezlerim oluyor.
  4. Daha önceki yazımda da bahsettiğim LifeRun ekibi ile (ama hamileliğimde ara vermiş oldum mecburen şimdi) pazar günleri sabahı yürüyüş, spor, trx ve yoga çalışmaları yapıyorum. Bu bir buçuk saatlik kendime ayırdığım zaman diliminde de Güneş ve babası, baba kız vakit geçiriyor ya da Güneş de LifeRun’a dahil olarak bize maskotluk yapıyor 🙂 LifeRun yanı sıra evde aktif vücut çalışmaları da yapıyor idim ikinci hamileliğimden önce. Hamileliğimin 4. ayından itabaren de Neslihan İskit’in hamile yogası programı ile yoga yapmaya niyetliyim şimdi. Güneş’e hamileyken Yoga Şala Etiler ekibiyle çalışıyorduk fakat şimdi Güneş’le gidemeyeceğim için evde kendim çalışacağım. Doğumdan sonra da Cep Pilates‘le devam.
  5. Güneş şu an 2 buçuk yaşında. Yani bence ve artık, haftanın iki günü, 3 saat boyunca anneannesi ile birlikte başbaşa vakit geçirebilir. Böyle olabilmesi mümkün olduğu için, işaret dili kursuna yazıldım. Doğumuma kadar ilk kur olan 4 aylık kursu tamamlayacağım. İleriki hedefim de işaret dili ile tercümanlık yapmak. Engelli vatandaşlarımıza da böylelikle yardımcı olabilmek..
  6. Şehir içinde, her fırsatta müzeleri geziyorum Güneş’le birlikte. Evet, Güneş de yanımda oluyor ama kendim için ayırdığım bir zaman dilimi oluyor.  Unutamadıklarımın başında Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk geliyor.
  7. Eğer gün içinde Güneş uyumuyorsa ne kitap okutuyor bana, ne de spor yaptırıyor. Onun kendi kendine oyun oynadığı ya da kitap okuduğu sıralarda, ben de örgü örüyorum. Böylelikle çocuğum uyumadığı vakitleri de değerlendirmiş oluyorum.
  8. Sırf kendimi iyi hissedebilmek adına tüm temel makyaj malzemelerimi yeniledim. Çok da işe yardı. Tercihlerim Amway, Young Blood, Jane Iredale ve Missha‘dan yana.
  9. Bir de yeni sahip olduğum bir dikiş makinem var. Dikiş dikmek adına daha önce hiç tecrübem olmadı. Yavaş ilerliyorum o yüzden. Ama yine de yapacağım Güneş için bir şeyler 🙂

Diyeceğim o ki naçizane; evet, vakit ayırmak zordur kendine, eğer anneysen. Ama imkansız değil. Zamanla kendine zaman ayırabiliyorsun. Sadece ataletten kurtulabilmek ve biraz daha farkındalığımızı arttırabilmek bence önemli olan.

Ev temizliği, yemek, kişisel bakım, çocuk, hamilelik, kurs, kitaplar, örgü, dikiş. Hepsine inanınki vakit kalıyor. Tabii, çalışan annelerimize gönülden saygımla, onların çalışmayan annelere göre zamanı bir hayli kısıtlı. Benim asıl hatırlatmaya çalıştığım şey bu tecrübelerimle; sandığımızdan daha çok vakit olduğu.. En son 14 yıl önce dizi izlemiş biri olarak, her dizi aynı değildir belki, o yüzden hepsini bir tutamayız belki ama, genele baktığımızda; dizi izleyip de psikolojinizi bozmak, birilerini sanatıyla değil de Allah vergisi güzellikleri için sadece, ünlü meşhur eden yeteneksizleri izlemek yerine kendinize vakit ayırın. Çokkk mutlu olacaksınız.

Hayatın tadını doya doya yaşamamız dileğimle,
Gönülden Sevgiler.

birannetavsiyesi@gmail.com

6 Yorum

  1. çok çok güzel yazmışsın ev hanımı olsun ya da çalışan fark etmez bir kadın her zaman kendine vakit ayırmalı. Calısıyorum bazen Ela ile bazen Ela yı babaya bırakarak mutlaka her akşam yürüyüş yapıyorum. Hafta da bir çocuksuz arkadaşlarımla buluşmayı da ihmal etmiyorum. Ve kitaplarım en büyük dostlarım gece yatarken ya da serviste nasıl vakit buluyorsun diyenlere inat bol bol okuyorum. Kısaca hiç bir şey engel değil yeter ki öncelik sıralaması iyi yapılabilsin 😉

    • Yeni sayfama yavaş yavaş giriş yaparken, sonunda ilk yoruma cevap verebiliyorum Gülşahcım 🙂 Teşekkür ederim tekrar

  2. Gamze akın

    Ilk defa bir sayfaya yorum yapiyorum yaziniz o kadar hosuma gitti ki.. 1.5 yasinda kizim var ve ben bi magazaya gitmekte bile zorlandgm icin hep eve kapaniyorm tabi depresyon da kacinilmaz oluyor kizima da bu yuzden iyi bakamiyorum huysuz bi kizim var arabaya binmek istemez binse yari yolda yurumesine ragmen kucak ister hem araba hem kizim zorlandigim icin cikamiyorum biri olmadan esim iki haftada bir pazar izinli cok erken gidip cok gec geliyor haliyle yardim edemiyor baska da kimse yok etrafimda ama yinede yaziniz beni kendime getirdi cunku kilpmu veremeyip üstüne yasim genc olmasina ragmen saclarimda beyazlar var kuafore bile gidemiyorum birde boyatmak sute gecer diyenler olunca kaldim boyle yaşlı gibi 🙁 iki gundur evimde ki bisiklette 15 20 dk spor yapmaya basladim ins verecem bende eski halime dönecem: )

    • Gezmek de bir ihtiyaçtır. İnsanın aynaya baktığında kendini güzel görmesi de ihtiyaçtır. Her şeyden öte, “yaşadığının” farkında olmak da ihtiyaçtır. Yazımın sizin için bir faydası oldu ise en az sizin kadar ben de sevinirim Gamze Hanım 🙂 Kendinizi sevin, kendinize bakın ve eski halinize mutlaka dönün. İnanın bu hiç de zor değil 🙂 Gönülden kucaklıyorum sizi

  3. Hilal Özbek

    Şule hanım yazınızı şu an okudum ve gerçekten artık karar alma ve harekete geçme zamanıdır dedim kendi kendime. Ben de anneyim, 1 yaşında bir kızım var ve çalışıyorum. Çocuk olduktan sonra her şeyi bıraktım ama inşallah olabileceğini de görmüş olarak sayenizde bir başlangıç tapmak istiyorum. Hayırlı uğurlu olsun bu kararım, ne diyeyim?

    • Sizin adınıza çok sevindim ☺ mutlaka kendinize zaman ayırın , biz bunu hak ediyoruz ?? Sevgilerimle ☺?

MENÜ