4 yaşına kadar hep annesiyle yan yana olmuş, hiç ayrı kalmamış, dolayısıyla (büyük ihtimalle) kendini annesinden ayrıyken güvende hissetmeyen, kendine ve dış dünyaya güvenemeyen, içinde sürekli korku, özlem, kaygı barındıran bir çocuğun, okula alışma dönemini ve nasıl yol izlediğimizi anlatmak istiyorum şimdi. Bu noktada eminim ki birçok anne ve çocukla ortak noktada buluşuyoruz.
Kendimden biliyorum; okula ilk başladığım sıralarda, teneffüste okul bahçesine inerken, merdivenlerde bir sürü çocuğun bir arada olduğunu görünce korkuya kapılmıştım. “Ezileceğim ve yapayalnızım, beni koruyacak kimse yok” kaygısıyla teneffüs boyunca merdiven kenarında ağlamıştım. İkiz kardeşim ise benden daha cesaretliydi. Elimden tutup beni sınıfımıza götürmüştü 🙂 Güvende olmadığımı, bazı çocukların çok yaramaz olduğunu ve bana zarar verebileceğini düşündüğümü hatırlıyorum. Okula başlarken çok ağladığımı ve okula gitmek istemediğimi bilmem, yine de böyle ağladığım ve korktuğum, kabuğuma çekildiğim zamanları anımsarım ama 🙂
Güneş, kendinden büyükler ile iyi iletişim kuran fakat kendi yaşıtlarından çekinen bir çocuk. Dolayısıyla okula alışma sürecinde o da ben de çok yorulacaktık, bunu biliyordum. Bu sebeple, bu sürece önceden hazırlanmam, onu da hazırlamam gerekiyordu.
- Okulun ilk günü sabahı uyandığımızda, mutlu ve hevesli bir şekilde “Bugün okulunun ilk günü, çok heyecanlıyım. Acaba öğretmenin nasıl biri, onunla tanışmayı çok istiyorum, arkadaşlarını da çok merak ediyorum” gibi cümlelerimle Güneş’i teşvik etmeye çalıştım.
- Kıyafetlerini kendi seçmesine müsaade ettim çünkü kendini nasıl iyi hissediyorsa, öyle giyinmesini istedim. Seçimi yine pijama üstüne gelinlik olabilirdi 🙂
- Okula başlayacağı için, 3 tane kendi seçtiği okula özel çanta almasına izin verdim. 1 tane de seçebilirdi ama hevesi varsa ve amaç okula karşı sempati duymasıysa, deyim yerindeyse şımartmadan ama istediği çantaları kullanmasına müsaade ettim ki motive olsun.
- Instagram’daki @mom_stil hesabına hem dekoratif amaçlı kullanmak hem de okula adapte olabilmesini sağlamak için tablo ve saat yaptırdım. Bu tablo ve saatler de Güneş’i ikna etmeyi başardı. “Akrep 4’e, yelkovan 12’ye geldiğinde seni alacağım” diye ona alışma döneminde yardımcı olmaya çalıştım. İşin bir güzel tarafı da, bu sayede saatleri öğrenmeye başladı ❤️
- Arkadaşımın tavsiyesi üzerine Güneş’e “seni bugün kaç dakika erken almamı istersin, 1 ile 10 arası bir sayı söyle” diye sordum, 1’i seçti 🙂 “Sen öğretmenlerin ve arkadaşlarınla okulda vakit geçirirken ben de Hira’yı uyutayım” dedim ki, yokluğumda annemle Hira başbaşa gibi kıskançlık moduna girmesini önlemeyi sağladım.
- Güneş’e söz verdiğim saatte onu okuldan aldım. Sarıldık, konuştuk, gününün nasıl geçtiğini sordum. Arkadaşlarını, öğretmenlerini sordum. Her zaman, durum ve sonuç ne olursa olsun, onunla gurur duyacağımı söyledim.
- Gene de gece benimle uyumak istedi, özledi çünkü. Ertesi günü yine okula giderken “elimi sıkı sıkı tut, hiç bırakma” dedi, belli ki içinde tedirginlik vardı ve düne göre daha zor ayrıldı bu kez. O yüzden ikinci günü daha erken aldım.
- İlk günler daha kısa sürmeliymiş uyum sağlaması için.
- Artık okullu olduğu için, ona tebrik olarak yeni bir diş fırçası aldım.
- Bana güven, seni söylediğim saatte gelip alacağım, arkadaşlarınla ve öğretmenlerinle iyi vakit geçir, neler yaptığınızı merak edeceğim dedim.
- İlk hafta sonu tatilinde birlikte geziye çıkardım. Sadece okulun değil, tatilin anlamını da kavrasın istedim. Emekli olana kadar hayatında hep bir “tatil” olacak çünkü ? Trafikte çok oyalanmamak ve gezi esnasında rahat edebilmesi için de özellikle Careem (@careemtr) ulaşım hizmetini seçtim ki ilk tatil kavramı güzel anılar bıraksın.
- Hafta sonu tatilinden sonraki ilk Pazartesi günü, araya tatil girdiği için ve okula henüz tam olarak adapte olamadığı için o gün içeri ağlayarak girdi. Okula giderken zaten bayağı endişeliydi.
-Ya seni özlersem?
-Beni özlersen hemen hayal kurmaca oyunumuzu oyna. Gözlerini kapat, hayalinde bana “anneciğim seni seviyorum” de, ben de sana “ben de seni seviyorum bir tanem” diyeyim.
-tamam ama yine özlersem?
– ??? Ama özlemek de güzeldir. Mesela dersler bitince ben seni alıyorum ya, birbirimize ne kadar güzel sarılıyoruz, birazcık özleyebiliriz, hem bu sayede birbirimizi ne kadar sevdiğimizi anlıyoruz. Melisa ablan, Dilan ablan, Ahmet Mete abin, Zeynep Kübra, Füsun, Ela ve İlksen de senin gibi okula gidiyorlar, biliyor musun?
Sevdiği insanların da okula gidiyor olması, onu rahatlattı.
Bu şekilde kaygılı ve özlem dolu, dolu dolu 14 gün geçirdik. Gün boyunca hiç ağlamamış ama ara ara beni özlediğini söylemiş, hiçbir arkadaşıyla konuşmamış, kimseye yaklaşmamış. 14 gün sonra da “Anne haklıymışsın, gerçekten okulda ağlayacak bir şey yokmuş.” dedi. Beni özlediğinde hemen ellerini boynunun altına koyup, gözlerini kapatıp, benim hayalimi kurup, seni seviyorum anne diyormuş. Bu yöntemlerle sonunda okula alışma sürecini atlatmış olduk. ☺️
Farkettiğim bir başka detay da, sabahları okula babası bıraktığında daha keyifle okula giriyor olması fakat ben bıraktığımda ayrılık kaygısı yaşaması oldu. Aynı zamanda pedagog desteği de aldık bu dönem. Bu kısım biraz özel olduğu için detaya inemeyeceğim fakat pedagog önerisi olarak, Özne Terapi Danışmanlık Merkezi’nden, uzman psikolog Vesile Çetin Kazak’ı gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
Şimdi sabahları babasıyla Güneş’i uğurlarken şöyle bir diyalog geçiyor aramızda:
-İyi dersler tatlım!
İyi evler annecim!
Evleri iyi anneler, dersleri iyi çocuklar olabilmemiz dileğimle 🙂
instagram.com/sulealkis
info@birannetavsiyesi.com
https://www.facebook.com/BirAnneTavsiyesiCom/
Yoruma kapalı.