Güneş de çoğu çocuk gibi, doktor muayenesi ya da kontrolüne her gittiğinde hem korkar hem ağlardı. Onu yatıştırabilmek ve muayene etmek neredeyse imkansızdı. Beyaz önlüklü birini ne zaman görse, daha görür görmez ağlamaya başlardı. Bu durum, hem çocuğun kendisi için hem de anne baba için ciddi bir sıkıntı ve aşılması gereken bir konu aslında. Şimdi ise, gayet ılımlı bir halde muayene oluyoruz. Öncesinde bu kadar korkarken, şimdi muayene olmasının bu kadar kolaylaşması için de yine oyun yöntemine başvurdum. Doktor korkumuz 2 yaş kontrolüne dek sürdü önceleri. 2 yaşında doktora gittiğimizde Güneş gene sürekli ağladı ve muayene etme sürecimiz hem uzun hem de sancılı geçti. Çocuğu sonrasında teselli etmesi de oldukça uzun sürdü gene. Bu durumu artık aşmalıydık ve konu üzerinde bir şeyler yapmam gerektiğine artık emindim. Doktor muayenemizin gerçekleştiği akşam eve geldiğimizde, stetoskop ucuna benzettiğimiz beyaz bir şişe kapağını elimize alıp başladık doktorculuk oynamaya. Doktorumuzun adı Ayla Hanım olduğu için önce ben “Doktor Ayla Hanım Teyze” olup Güneş’i muayene ettim, sonra da Güneş “Doktor Ayla Hanım Teyze” olup beni muayene etti. Senaryomuzu ilerletirken tavrım da aynı zamanda mümkün olduğunca yumuşak bir ses tonuyla, sakin bir enerjiyle, kolay anlayacağı sözlerle ve her bir organını kişileştirip gözü kulağı ve ağzından izin alarak muayene etmemle başladı. Önce sırtını ve göğsünü şişe kapağıyla dinleyip “öksür bakalım” dedikten sonra sıra geldi kulaklara bakmaya. “Merhaba Kulakcığım, şimdi sana bakmam lazım, nasılsın bakalım, hasta mısın yoksa iyileştin mi?” diyerek kulağının birine baktım. Sonra da “Merhaba öteki kulakcığım, şimdi de sana bakmak istiyorum müsaade edersen, bakalım sen de iyi misin?” “Merhaba minik ağız, bana bir aaa der misin, bakalım boğazında da her şey yolunda mı?” diyerek bir güzel Doktor Ayla Hanım Teyze oldum. Muayenem bittiği zaman reçeteye bir tane acı şurup, bir tane de tatlı şurup yazdım ona. Sonra aynı şekilde Güneş doktor oldu ve o beni muayene etti. “Öksür bakalım”, “Merhaba Kulak, şimdi sana bakıcam”, “Merhaba öteki kulak. Sana da bakıcam”,”aaa yap bakiyim anne” gibi sözlerle o da beni muayene etti ve bu doktorculuk oyununu sürekli oynadık. Güneş’i muayene ederken “korkunu anlayabiliyorum ama merak etme, ben yanındayım ve doktorlar bizim iyiliğimizi ister. Her şey yolunda mı diye bizi muayene eder, o yüzden doktorumuzu dinleyebiliriz” diye ona hem hak verdim hem de yönlendirdim. Bu konuyu kısaca 2 yaş sendromu yazımda da paylaşmıştım. 2 yaşını 3 ay geçtikten sonra tekrar doktora gittiğimizde Güneş’in şaşırtıcı ve sevindirici bir şekilde muayene olduğunu gördük. Evdeki oyunumuz, onu anladığımı söylemem ve yönlendirmem, doktorların kim olduklarını ve niçin hayatımızda olduklarını anlatmam, ona yumuşak ses tonuyla yaklaşmam kesin sonuç vermişti. Öyle ki, artık sedyeye kendisi yatıyor, doktorumuzun kendisinden istediği her şeyi yapıyor, gayet keyif alıyor, doktorumuzun kullandığı aletlerden korkmuyor, hatta muayenehaneden çıkmak bile istemiyordu. Bunu başarabilmemizin bir diğer etkin yolu da doktorumuzun hem bilgisinin, hem çocuğa yaklaşımının hem de güler yüzünün şüphesiz ki etkisi vardı. Çocuğun hem anneye hem de doktora güvenli bağlanması da muayene ve tedavi süreçlerini etkileyen bir durum. Bunun dışında, tahmin edersiniz ki küçük çocuklara göz muayenesini yaptırmak çok zordur. 3 ayrı makineden göz kontrolümüzün gerçekleştirilmesi, bu makinenin her birinde de kafasını hareket ettirmeden durması, çenesini sabit tutması, alnını makineye yapıştırması zorlu bir süreç olmasına rağmen, Güneş’le konuşarak, ona doktorun ne yapacağını ve nelerle karşılaşacağını izah ederek anlatığımda, olgun bir insan gibi muayenesini olup çıktı. Bizler çocuklardan beklenti içindeyken, onlarsa kendilerini nelerin beklediğini bilmedikleri için tedirginler ve doğal olarak da güvensizler. Aslında kendinize ve doktoruna karşı güvenini kazandırarak, oyunla, doğru iletişimle, doktorun ona neler yapacağı hakkında onu bilinçlendirerek, korkusundan dolayı ona kızmayıp; korkacak ne var deyip karşı çıkmak yerine korkunu anlayabliiyorum ama sakin ol, bana güven, ben yanındayım, sana kimse zarar veremez, doktorumuza güvenebilirsin, zaten kötü biri olsaydı ben seni buraya getirmezdim gibi telkinlerle muayene işleminin keyifli geçmesini sağlamak hem çocuk, hem doktor hem de anne baba için çok daha kolay bir süreç halini alabilir. Tüm bunları aşmak elbette bir günden daha uzun vaktinizi alacaktır ama sonunda da başaracaksınızdır. Yine aynı şekilde diş doktoruna gittiğimizde de; doktora giderken, diş muayenehanesinde beklerken ve dişçi koltuğuna oturmadan önce doktorla kendisini tanıştırıp, doktorumuzun ona ne gibi işlemler yapacağını anlattığımızda yine bizi dinliyor ve çok rahatlıkla muayenelerimizi oluyoruz.
Dİyeceğim o ki, ki yukarıda da bahsettim; 🙂
- Evcilikle öğrenmenin gücünü keşfetmek ve bu gücü kullanmak adına birlikte oynamak,
- Çocuğa güven vermek, izah etmek, durumu anlatmak,
- Doktorun da hem bilgilisi hem de güleryüzlüsünü seçmek
sizin için de çocuk için de kolayca atlatılacak bir süreç ve deneyimdir. Öyle ki, doktora gitmek artık sizin eğlence ve bir aktivite de olacak demektir. Sevgili doktorumuz Ayla Hanım’dan da o kadar memnunum ki, hem sağlık açısından hem de çocuğun gelişimi ve yaklaşımı açısından harika bir doktor. Muayenehaneye yakınında ya da uzağında oturun hiç farketmez; eğer çocuğunuz için doğru doktoru tercih etmek istiyorsanız Ayla Hanım’ı da gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Kendisine bu linkten ulaşabilirsiniz.
Kocaman nefes Şule Alkış | BirAnneTavsiyesi (@sulealkis) tarafından paylaşılan bir video ()
“Dr Ayla Hanım Teyzeye gidelim anne ?” Muayene olmayı çok seviyoruz, hastayım demeyi de ? Şule Alkış | BirAnneTavsiyesi (@sulealkis) tarafından paylaşılan bir video ()
Çocuklarımızın da bizim de yüzlerimizin güleceği anılar dilerim, Tüm Sevgimle
Yoruma kapalı.