BEBEK

Çocuklar İngilizce Nasıl Öğrenir?

Yabancı dilin önemi üzerine aslında çok fazla konuşmaya gerek yok çünkü gerek güncel yaşamımızda gerekse eğitim anlamında ne kadar önemli olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Hatta çoğumuzun yeterli ingilizcesi olmaması sebebiyle bunun zorluklarını da yaşıyoruz. Bu sebepledir ki çocukların akıcı ingilizce konuşabilmesi için en güvenilir, hızlı ve kalıcı yol nedir; hepimiz araştırmasındayız. Ki Londra’ya gittiğimde “İngilizceyi doğru şekilde konuşmakla ilgili” ciddi bir idrak da yaşamıştım ve o günden sonra bilhassa çocukların ingilizce eğitimi üzerine ağırlık verdim. Çünkü orada iken gördüm ki ne ben onların konuşmalarını net anlayabiliyorum ne de onlar benim İngilizcemi anlayabiliyor. O yüzden öyle bir yöntem ya da eğitim metodu bulmalıydım ki, çocuklar İngilizceyi doğru telaffuz ile öğrenmelilerdi. Bunun için de ya ana dili İngilizce olan eğitimcilerle çalışma imkanı oluşturmalı ya da yurt dışında yaşamalıydık. İkinci seçenek şu an için uygun olmadığından, o halde ana dili İngilizce olan eğitimcileri bulmak konusunda bir yol, bir eğitim ya da bir seçenek…

Kardeşler Niçin Farklı Karakterde Olur?

İkisi de aynı ana babanın evladı fakat ikisi de birbirinden çok farklı. Sanki iki farklı kültür ya da ortamda, iki farklı aile ya da insanlarla büyümüşler gibi; bedenen benzeseler dahi, karakter olarak çok farklılar. İki kardeş arasındaki bu tür farklılıkları yaşamayan, onaylamayan sanırım yoktur. Kendim de dahil, çoğu anne aynı şeyi söylüyor. Bu farklılıkların neticesini kimisi genlere bağlarken, kimisi ise çevresel koşullara bağlıyor. Fakat durum şu ki: karakter farkını ne yalnızca gene, ne de yalnızca çevreye bağlı kılmak, sorunun doğru cevabı değildir. Kişiliğin gelişiminde önemli detaylar vardır. Bunlar çocuğun genleriyle ilgili olduğu kadar annenin hamilelik süreci, bebeğin bilhassa 0-1 yaş olmak üzere ilk altı yaş döneminde ne denli güvenli bağlanma gerçekleştirdiği (helikopter ebeveynlik yapmadan, ilginin bile dengeli olduğu), bilhassa bu dönemlerinde yeterince sevgi ve ilgi görüp görmediği, ayna nöronları, aile içi davranışlar, çevresel koşullar, travmalar, arkadaş çevresi; kısacası hepsi bir bütünsel olarak etkiler. Dahası; izlediği YouTube kanalları ve çizgi filmler…

Çocuklarda Uyku Problemi

Kaç zamandır uyku ile ilgili yazı yazacağım fakat çocuklar, ev, araştırmalar, kitaplar, işler güçler derken bir türlü tamamlayamadım yazımı. Uzun zamandır da bu durumum böyle devam ediyor; pandemi ile birlikte kendime ayırabildiğim vakit daha da fazla kısıtlandığı için. Uyku çoğu çocuklu evde sorundur. Bu sorunun nedenleri ise farklı konularda ve farklı alanlarda oluşabilir. Kimi zaman alışkanlıktan, kimi zaman tutumdan, kimi zaman sağlık sorunundan, kimi zaman da psikolojik nedenler gibi farklılıklar gösterebilir. O nedenle “şu sebepten dolayı uyku sorunu yaşanır” diye net cevap verilemeyeceği gibi, aynı zamanda her çocuk farklı olduğu için her cevap da çocuğa göre değişecektir. Ben izninizle kendi çocuklarımın cevaplarını sizinle paylaşmak istiyorum bu yazımda ve izlediğim tüm yolları da detaylarıyla aktarmaya çalışacağım ki hamileliğimden beridir uyku konusu çok araştırdığım bir konu ve konu uyku olunca gerçek bir disiplinim hep oldu. Şükür ki bu konuda bir sorun da yaşamadık (bir ara Hira’da gece terörü vardı ama. Ona da…

En Çok Okunanlar

Çocuk gelişimi, kitaplar, hamilelik, lohusalık, kadın, sağlıklı yaşam, uzmanlarla ropörtajlar, doktorlar. Blogta yazdığım birçok yazımı, bu paylaşımımda kategorize ederek, linkleri ile paylaşacağım ki bana sorularını ileten tüm arkadaşlarıma da toplu yanıt olsun ve aranılan tüm yazılara kolay ulaşılsın diye dilediğim için. Başlıkları aşağıda bulabilirsiniz. Sevgilerimle KİŞİSEL GELİŞİM Yazı: Aşk, Sadakat, EşYazı: Kendini İyileştir Yazı: Tüm Mesele Senle Sen Arasında Yazı: Duygusal Şiddet Yazı: Psikoestetik Yazı: Kutsal Kase Yazı: Aşk Olsun! Yazı: Pikaçu’yu Neden Seçtin? Yazı: Daha İyisi Olabilirsin Yazı: Kavga Arası Mola Yazı: Mutlu Kadın Olabilmek Yazı: Fedakar Olma! Yazı: Kişisel Gelişiyorum Yazı: Takıntına Savaş Aç Yazı: Takıntılarından Kurtul Anne Yazı: Çalışan Anne Olmak Yazı: Kadınlar Ne Düşünüyor ÇOCUK GELİŞİMİ VE SAĞLIĞI Yazı: Çocuk Gelişimi Üzerine Kitaplar Yazı: Bağırılan Çocuk Mu, Bağırmayan Anne mi? Yazı: Beni Dinlemene İhtiyacım Var Anne Yazı: Helikopter Ebeveyn Yazı: Çocuğa Karşı Kararlı Olmak mı Yoksa Otoriter Olmak mı? Yazı: Mürebbiye misin Yoksa Dadı mı? Yazı:…

Çocuğumu Sesle Uyutmak Doğru Mu?

Beyaz Gürültü’yü duymuş muydunuz hiç? Aynı anda çıkan onlarca sesin birleşimini beyin ayırt edemez ve böylelikle uğultu niteliğinde tek ses duyulur. Tıpkı tüm renklerin birleşiminin beyaz renk oluşturması gibi de düşünebiliriz bunu. Saç kurutma makinesi, süpürge sesi, araba gibi cihazlarda da beyaz gürültü bulunduğu gibi dalga sesi, su sesi, yağmur sesi, şelale sesi, sallanan ağaç sesi, rüzgâr sesinde de beyaz gürültü bulundurur. ?Peki o zaman çocuğumuzu bu sesle uyutmak doğru mudur? Bu soruya uzman olarak cevap veremem fakat iki çocuk büyüten ve onlarca bebeğe eşlik eden biri olarak şunları söyleyebilirim: Eğer çocuğun fiziksel bir problem yaşamadığına emin isek; sindirimsel problemler başta olmak üzere oda sıcaklığı, yatağının sertliği, ortamdaki ışık, üzerindeki kıyafetlerin yumuşaklığı, acıkması, anne sıcaklığı, dünyaya yeni geldiği için dünya korkusu gibi birçok nedenden dolayı çocuklar ağlayabilir. İşte hepimizin de en zorlandığı ve stres yaşadığı an bu an belki de. Sebebini bilmiyoruz, bulamıyoruz ve bebeğimiz ağlıyor. Üstelik onunla daha yeni…

Halı Deyip Geçme

Taşınmak, ev yerleştirmek ne kadar zordur; yaşayan bilir. Hele bir de 1 buçuk yaşında bir bebeğiniz ve 4 buçuk yaşında bir de çocuğunuzla tek başınaysanız. Çocukların ihtiyaçları, yemek yapma, evi yerleştirme, temizleme, bir yandan sürekli kucakta durmak isteyen bir bebek, vücudun dinlemek istemesi, uyku düzeni, öte yandan sürekli ilgi bekleyen ikinci çocuk, onlarla mutlaka geçirilmesi gereken oyun zamanları, yıkanacaklar, camlar, yerler, yeni eşyaların gelmesini haftalardır bekleyen açılmamış koliler derken; yıllardır hasta olmayan ben, 39 derece ateşle hastalandım bu taşınma döneminde. Tüm eklem yerlerim ağrıdı. Benim ise hasta olmak gibi bir lüksüm yoktu; çünkü tüm bu işler ve iki küçük çocuk bana bakıyordu. Bu kadar zorlu bir ay geçirdim Nisan’da fakat en sonunda dedim ki “Şule tüm bunlara değdi; yeni ev, tecrübe ile satın aldığın eşyalar, yeni düzen, temiz enerji ve evine baktığında hissettiğin huzur. Çok şükür ki en sonunda bunları yaşamış olmak, Nisan ayının zorluğuna değdi”. Bu kadar memnun kalmış…

Kışın Çocukla Dışarı Çıkmak

İlk bebeğimde gerek evde, gerek dışarıda ben de çok zorlanıyordum. Aynı zamanda da dışarı ne zaman çıksam, tam bir işkence gözüyle bakıyordum. Gittiğim yerden zevk alamam; yemeğiydi, emzirmesiydi, alt değiştirmesiydi, uykusuydu derken dışarıda çocuk da ben de eziyet çekeriz diye düşünüyordum. Bu düşüncem 1 buçuk yıl kadar sürdü. O süre zarfında neredeyse tek gittiğim yer annem oldu. Sonra bir baktım; kilo almışım, saçımı neredeyse hiç taramamışım, kaşlarım Susam Sokağı’ndaki Kırpık’a dönmüş, içim kararmış ama farkında değilmişim, insanlardan ve sosyal hayattan tamamen kopmuşum. Bunu anladığım an dedim ki “Şule, hemen silkelen ve kendine gel. İlk olarak zayıflamaktan başlıyorsun işe. Sonra da kendine güzel kıyafetler alıyorsun. Kuaföre gidip en azından kaşlarını aldırıyorsun. Yapabildiğin kadar saçlarına bakıyorsun, ojeni sürüyorsun, takılarını takıyorsun. Bebekli olman, anne olman demek; kendinden vazgeçmen demek değil. Bebeğine annelik yapman demek, senin ‘fedakar’ olman demek değil. Fedakar olmakla iyi olmayı birbirine karıştırma. Sen kendine değer verirsen, kendine zaman ayırırsan işte…

Bebek Konuşuyor

Merhaba. Ben Bebek. Siz de; hep benim hayatıma özenen büyüklersiniz. Ekmek elden, su gölden, sorumluluk sahibi olmayan, dilediği yerde dilediği gibi davranan özgür bir insan yavrusu olduğumu sanıyorsunuz. Ama üzgünüm ki, hayat hiç de öyle değil! ??‍♀️??‍♀️??‍♀️??‍♀️??‍♀️ Mesela sizin gibi konuşamıyorum, ne hislerimi ne de ihtiyaçlarımı söyleyemiyorum. Bazen aç oluyorum, bazen altını kirletmiş, bazen sinirli, bazen anlaşılamadığı için öfkeli. Hiçbirini ifade edemediğim için de başlıyorum ağlamaya. Ağlamamın altında mutlaka bir sebep varken, bazen beni “şımarıklık” ile suçluyorsunuz. ??‍♀️??‍♀️??‍♀️??‍♀️??‍♀️??‍♀️ Bazen çok terliyorum, bazen üşüyorum, susuyorum, acıkıyorum ya da benim de ağrıyan bir yerim olabiliyor, canımı sıkan üzen bir şey ya da stresli olabiliyorum ve tabii altımı kirlettiğim anlarım da. Allah’tan ki korteksim gelişmediği için henüz, henüz unutuyorum. Bu, yine de duygularımın olmadığı anlamına gelmiyor. Yaşanılanları unutsam bile, duygularım bilinçaltıma kodlanıyor. Yani sandığınız gibi “geçip gitmiyor” benim hayatımda hiçbir şey… ??‍♀️??‍♀️??‍♀️??‍♀️??‍♀️ Her şey bana çok büyük, çok uzun ve diğerleri dev gibi.…

Anaların Hakkı Ödenmez

1 metreden uzun bile değil. Ama benden daha iyi hissediyor, benden daha çok çabalıyor, benden daha fazla doğal ve benim ondan öğreneceğim çok şey var. Ormanda yürürken asfalt yoldan değil, çamurdan geçmek, toprağa değmeyi istemek gibi. İstediği bir şeyi başarmak için çabalamak ve gücünü kullanmak gibi. Hoşlanmadığı biriyle diyaloğa girmeye gerek duymadığı gibi. Onları gözlemleyerek, izleyerek bile çok şey öğreniyorum. Ben onun, o ise benim ruhumun ebeveyni. Sanırım böylece büyüyoruz, tüm anneler gibi ❣ Bunca yıl “anaların hakkı ödenmez” diye öğretildik. Her birimiz çocuk olduğumuzda “analarımıza borcumuz var” psikolojik mesajı altında ezildik. Evet, haklılardı, anaların hakkı gerçekten de ödenmezdi. Sonuna kadar doğru bir sözdü fakat neden çocuklara devamlı bu söyleniyordu? Bunu belki herkes yapmıyordur, o yüzden herkesi bir tutmuyorum fakat analarının bunu yaptığı o çocuklar şimdi büyüdü, onların da çocukları oldu, muhtemelen şimdi kendileri de öyle düşünecek ve öyle söylemeye devam edeceklerdir. Ben ise olaya bir de şu yönden bakmak…

Anne Olan Herkes İçin Yazdım

Geçen gün es kaza bir kadınlar gününe gittim. Mis gibi kısırlar, börekler, çerkez tavukları, patates salataları bir bir tabaklara konuldu. Altın bilezikli, sarma zincirli, koca koca yüzüklü, saçları taranmış, yanaklar allıklı, çoğu şeker mi şeker bir sürü teyzenin arasındaydım. Kokoştu bu teyzeler, bayağı da eğlenmedim değil aslında. Hiç bana göre değil, evet ama misafir bulunmak, tabaklardaki ikramları afiyetle yemek oldukça da zevkliydi 🙂 Günün sonunda çeyrekler ev sahibine bırakıldı, evden getirilen her bir terlik, kokoş çantalara geri koyuldu ve herkes evine gitti sonra. Benim hikayemse, kimse evine gitmeden önce başlıyor. Tam da patates salatasını yerken… Torunu ile güne gelen bir teyze daha vardı. Torun oğlan bizim Hira’dan 1,5 yaş daha büyük. Çocuk bunlar, durur mu? Hele de iki tanesi yan yana gelirse… Bizim yaramaz oğlan başladı Hira’ya vurmaya. Hiç öyle takıntılarım yoktur. Çocuğumu korurum ama diğer çocuğu da dışlamam. Annesini babasını tanımasam bile, diğeri de benim sonuçta, çünkü çocuk o sonuçta.…

MENÜ