ANNE

Ağaca Sarılmanın Faydaları (Tree Hugging)

Shirin Yoku deyimini duymuş muydunuz hiç? Japonca’da Orman Banyosu anlamına gelen Shirin Yoku ormanın havasından, kokusundan, bitkisinden, güneşinden, sesinden keyif alarak kendini kaybetmek demek. Shirin Yoku ormanda koşu, yürüyüş, piknik gibi herhangi bir amaç olmadan, amaçsızca bulunmaktır ve orman banyosuyla birlikte adeta duygularımızın hepsi bir bir açılır, kopan bağımızı yeniden kurmuş oluruz. Ardından görürüz ki stresimiz, kaygımız, korkularımız gitmiş, yerine düşünebilen bir zihin gelmiş. Enerjimiz tüm canlılığıyla bizi yükseltmiş. İşte siz de mümkün olabildiğince ağaçlar arasında böyle amaçsızca yürüyün. Doğanın nimetlerini sadece göz değil, gönül de görür. Göz bedenin iken, gönül ruhun gözüdür. En yatıştırıcı ilaç, en iyi öğreti, en sağlıklı beslenme doğanın hayat damarlarında gizli.  Yeşil şifadır, yeşile bakmak şifadır. Ameliyathanelerde bile yeşilin tercih edilmesinin asıl nedeni budur aslında. Haydi, gelin o zaman bu kez de doğanın tohumu gibi insanın tohumu olan cenini anne karnında konuşturalım. Belli bir vakitten sonra İnsan’a dönüşecek ceninin söz sofrasından payımıza düşeni alalım: “Burası…

Okul Fobisi ve Okula Gitmeyi Reddetme

Okul fobisi genellikle okulöncesi ve ilkokula başlangıç dönemi ile 12-14 yaş aralığında görülür. Okul fobisini yaşayan çocuklarda aşırı korkma, gergin ve huzursuz olma gibi “ayrılık bunaltısı” dediğimiz durumlar oluşur. Çocukta ayrılık kaygısı, kalp çarpıntısı, bulantı, karın ağrısı, terleme gibi fiziksel belirtiler de gözükebilir. Okul Fobisi ve Ayrılık Kaygısı Yaşayan Çocuğa Nasıl Davranmalıyız? Çocuğun bu kaygıyı ve fobiyi yenebilmesi için ilk yapmamız gereken gerçek bir empati kurmak ve çocuğa doğru yaklaşmaktır. Bu genellikle ilk çocuklar için ve ilk ebeveynlik deneyimi olan ebeveynler için daha zorlu bir süreçtir 🙂 Güneş’in ilk anaokulu deneyiminde bu zorlu süreçten ben de geçmiştim ve maalesef yanlış tutum ve davranışlarda ben de bulunmuştum. Ayrılık kaygısı ve okul fobisi yaşayan çocuklarla konuşmak, sabırlı olmak ve kararlı davranmak çok önemlidir. Çocuğa “Bu korkunun birçok çocukta olduğunu, okula gittiğinde zamanla korkusunun azalacağını, onun yaşında iken benim de çok korktuğumu, annemden ayrılacağım ve güvende değilim kaygısı yaşadığımı” da anlatmıştım. Bu noktada doğru…

Kim Haklı?

İnsanın sihirli bir değneği varsa, o da dilidir ??‍♀️ Bizler hata yapabilen varlıklarız. Aynı zamanda neyi, niçin yaptığımızı anlamlandıramayacak kadar da karmaşık bir bilinç dışına (bilinçaltı) sahibiz. Bunun birden fazla sebebi var aslında. Bunlardan bir tanesi bize bebekken bakım veren kişiden ayna nöronlar vasıtasıyla aldığımız duyguları ve travmaları iken, bir diğeri de insanın duygusal bir varlık olması. Beynin %72’si duyguyla, %28’i mantıkla hareket eder. Aslında bizlerin ehlileştirmesi gereken şey de, yönetmeyi becerebilmemiz gereken şey de yine duygularımızdır. Duygu ve mantık arasında bu kadar büyük bir orantısızlık varken ve duygu mantığa ağır basarken, kişi iradesine ve mantığına söz geçirmeyi öğrenemediyse, dilediğimiz kadar nutuk çekelim; hiçbir işe yaramaz. Burada haklı ve haksız, tasvip etmek ya da etmemek gibi kavramları konuşmuyoruz fakat. Burada, insanı ve dilin önemini konuşuyoruz. Empati kurabilmeyi konuşuyoruz. Doğru iletişim kurmaktan söz ediyoruz. Dilediğiniz kadar haklı olun; uygun ortamda ve doğru bir dille konuşmuyorsanız hem hatalısınızdır, hem de kişiye fayda…

Tabaktaki İkram

Evleneceğim, mutfak malzemeleri lazım. Bir mağazaya girdim. Tabaktan kaşığa, tencereden tavaya varana kadar mutfakta bulunması gereken eşyalar neler, bana yardımcı olabilir misiniz diye görevliden rica ettim. Görevli de sağ olsun şunlar lazım olacak, bunlar lazım olacak diye yönlendirirken sıra geldi yemek takımlarına. Dedi ki “Bunlar kahvaltı takımları, bunlar günlük yemek takımları, bunlar da misafirlik yemek takımları”. Dedim ki bu üçünün arasında ne fark var? Neden üç farklı takım alacağım ki ben şimdi? Dedi ki “Öyle olmaz. Kahvaltı için porselen çaydanlık ve aynı zamanda takım olacak şekilde diğer malzemeler gerekli. Bunlar da günlük kullanabileceğiniz yemek takımı seçenekleri. Şuradakiler de misafirler için kullanacağımız daha şık ve kaliteli yemek takımlarımız”. “Ablacığım kahvaltı takımları yerine bana sadece altı kişilik düz tabak ve mümkünse onlarla uyumlu ya da tam tersine kontrast oluşturacak küçük boylarda kayık tabaklar, sosluklar nerede, onları göster. Hatta varsa 80’lerin modası tabakların, onlar daha güzel olur. Bana bu kahvaltı takımı diye gösterdiklerinizin…

Bil ki Hepimizin Sana İhtiyacı Var

Bu konuyu aslında daha öncesinde bir kez daha yazmıştım ama toparlayarak tekrar kaleme almak istedim çünkü insan yetiştirmenin eğitim, sevgi, ilişkiler ve çocukluk dönemi ile nasıl bir bağlantısı olduğunu, nasıl mühim olduğunu daha iyi idrak edebilmeliyiz. İlk önce konuyu hormonal olarak inceleyelim. İlk konuğumuz oksitosin hormonu. Oksitosin tıpkı heyecan artıran dopamin ve mutluluk oluşturan serotonin gibi duygularımıza yön veren bir hormon arkadaşımız. Aynı zamanda annenin bebeğine süt verirken de salgıladığı oksitosin, annenin çocuğuna koşulsuz bağlanmasını da sağlar. Oksitosini aslında hem kadın hem de erkek salgılar fakat kadınlarda bu hormon orgazm sonrasında da oluşur. Doğanın, partnere bağlanmak için uyguladığı mükemmel bir yöntemdir aslında. Kadınların tek eşli olmada başarılı olmalarının altında bu neden yatar. Her orgazmda partnerine bağlılık artar çünkü orgazmla birlikte oksitosin de her seferinde salınır. Erkeklerde de okşama, sarılma, seks esnasında bu hormon aktif olur ve ilişkide oksitosin salındığı sürece her iki taraf da birbirine güvenir ve sadakat göstermeye meyilli…

Okul Öncesi Çocukluk Döneminde Cinsellik

Okul öncesi çocukluk döneminde cinsellik konusunu psikolog Ezgi Nur Şahin ile görüştük ve bu çok da fazla konuşulmayan ve aynı zamanda bilinçlenilmeye ihtiyacımız olan konuyu, çocuklarda dini eğitim konumda da olduğu gibi, blogta yazı ile aktarmak yerine, yine Instagram canlı yayınımız ile ele aldık. Böylesi çok daha iyi oldu aslında. Canlı yayının tüm ebeveynlere ulaşmasını yürekten dilerim çünkü Ezgi Hanım’ın ilettiği bilgiler çok kıymetli. Linki aşağıda bırakıyorum. Sevgilerimle https://www.instagram.com/tv/CGA1c5WHC35/

Sosyal Medya Nasıl Manipüle Ediyor?

Bu kez hepimizin içinde bulunduğu sosyal medyayı, asıl mesleğim olan yazılım ile anlatacağım. Çünkü hep söylediğim gibi; Güç’ün kimin elinde olduğu ve kimlerin tarafından nasıl yönetildiği önemli. Sen gücünü kontrol edemez ve ne yapıldığını fark edemezsen kontrol edilirsin. Üstelik bunu kendi kararın ya da kendi düşüncen olduğunu sanarak! Öncelikle dijital dünyadan kısaca bahsedelim: Dijital dünyayı aslında tüm yaşamımızın bir simülasyonu olarak da nitelendirebiliriz. Gerçek dünya doğal olansa, dijital dünya ise gerçeğin kopyası ve insan yapımı; doğalı taklit eden yapay dünyadır. Amacı insana hizmet etmek, hayatımızı kolaylaştırmak ve insan “zekası” ile birlikte gelişen teknolojinin hizmetleriyle yaşamın her alanında verilere ve hedefe hızlı ulaşımı sağlamaktır. Yapılan araştırmalara göre sosyal medyaya girmenin en büyük nedeni özgürlükmüş ki buna klavye kahramanlığı da dahil. Benim öngörüme göre diğer nedenler de, birincisi; sahip olmak istediğimiz hayatları izlemek ve beynin aslında farkında olmadan ayna nöronları vasıtasıyla biz de “mış gibi” hissetmek. İkincisi; bilgi edinmek. Üçüncüsü; (şayet bilinçli…

Duyguları Kontrol Etmek

Duyguları artık iyi ve kötü olarak ikiye ayırmaya başladık çünkü “pozitif olmak” diye yeni bir doğruluk biçimi ortaya çıktı… Evet, mutluluğa karşı değiliz ve çok da mutlu bir insanım ancak mutluluk adına acıdan kaçtıkça, aslında sahip olduğumuz o “sözde” kötü duyguları ötelemeye, görmezden gelmeye, bastırmaya başlarız. Bu kez görmezden geldiğimiz bu duygular daha da büyür. Psikologlar buna yükselme der… ? Halbuki duyguyu görmezden gelince biz duyguyu değil, o duygu bizi kontrol altına alır ve bastırdığın o duygu bir gün muhakkak açığa çıkacaktır; bir olay, bir kişi, bir çağrışım ya da bir anda… ? Duygunun pozitifi, negatifi olmaz. Pozitifi dayatmak bir zorbalıktır. Var olan duyguyu kabul etmek, yaşamak ve çözümlendirmek gerekir ki ancak işte o zaman mutluluk senin gerçeğin olur. Oraya varman için gideceğin yol ise, ötelediğin duyguları yaşamaktan geçer. Negatif duygular “kusur” değildir. Onların hepsi birer öğretidir; yaşaması sancılı bile olsa… ? Hare’de 7 renkten bahsettim. 7 renk, 7 duygu,…

Corona Virüsünden Korunma Yöntemleri

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Türkiye’de corona virüsüne dair açıklamasından sonra, virüsten korunma yöntemlerini de aktarmak istedim ki hepimiz için tedbir olsun. Öte yandan İstanbul’da bir vakanın tespit edildiğini açıklayan Koca ‘Bir veya birkaç vaka, salgın değildir. Durum sadece virüsün ülkemiz sınırlarına girdiği anlamına gelir. İzole edilmiş vakada tek anlam budur. Yapmamız gereken, hayatımızı tedbirler doğrultusunda düzene sokmaktır. KORONOVİRÜS, ALACAĞIMIZ TEDBİRLERDEN DAHA GÜÇLÜ DEĞİLDİR.’ şeklinde de bir bilgilendirmede bulundu. Tedbirlerine değinmeden önce corona hakkında biraz bilgi almak için Oytun Erbaş’ın açıklamalarından paylaşmak istiyorum. Oytun Erbaş corono virüsünü influenza ile karşılaştırdığımızda şu şekilde bir tespitte bulunuyor: İnfluenzanın bir özelliği var, insandan insana bulaşırken bile mutasyona uğrar. Onun için sen tam bir antikor geliştirirken, değişen influenza yapısından ötürü senin antikor onu tanımıyor ve tekrardan enfekte olabiliyorsun. Yani influeanzayı geçirsen bile tekrar yakalanabiliyorsun. Onun için influenza çok tehlikelidir.” (Detaylarını aşağıda paylaştığım videodan izlemenizi mutlaka öneririm). Korona virüsünde ise böyle bir durum gerçekleşmediği için, kıyasla…

İçindeki Sen Kim?

“Şule Hanım, ikiziniz kapalı olduğu için sizde de az da olsa iman bilgisi vardır belki diye soruyorum: Neden bu kadar dünya işleriyle uğraşınız?” gibi bir mesaj aldım geçenlerde bir kadından. Bu mesajın altında yatan iki büyük etken var. Birincisi, yargı. İkincisi de kibir. Kibir ve yargıya bağlıyorum çünkü aslında bilinçaltında şu düşünce var. “Senin imanını yargılıyorum ve kınıyorum çünkü biliyorum ki sen yanlış yoldasın ve benim imanım senin imanından eksiksiz, tam. Bu sebeple de yargılamayı kendimde hak bulup seni doğru yola gelmen için, imanın için, kendi hayrın için de bu dünya işlerini bırakmaya davet ediyorum.” Peki, gerçek nedir? Şule Alkış’ın, Ayşe’nin, Fatma’nın, Hasan’ın, Faruk’un, Mithat’ın imanı eksik midir yoksa tam mıdır? Başkalarının imanı üzerine odaklanacak ve kendimizi “aşmış” sayacak kadar ne zaman yükseldik? Ne zaman hamdan pişmişe, pişmişten yanmışa, yanmıştan da olmuşa döndük de içinde yargı ve kibir barındıran bir bilgelikle başkalarını kınadık? En başından beri açıklamaya çalıştığım konu şu…

MENÜ