Bebeğimi Sık Sık Kucağıma Alırsam, Kucağa Alışır mı?

Lohusalık dönemimde, insanların yanlış yorum yapmalarına en çok kızdığım konulardan biri olmuştur; “bebeğini bu kadar sık kucağına alma, sonra kucağa alışır.” “bak sonra baş edemezsin.” “öyle her ağladığında kucağa mı alınırmış, ağlar ağlar susar, şimdiden bu kadar alıştırma.” Bebekler sadece acıktıklarında, canları yandığında, gazları varken ya da altları ıslakken ağlamazlar. Bazen sırf stres atmak için (anne karnında eğer yoğun strese maruz kalmışsa) ya da yeni doğduğu için kendini güvende hissetmek istiyorsa, annesi kucağına alsın diye de ağlayabilir. Yani, tamamiyle yabancı olduğu, onun için yeni bir boyut olan dünyaya alışabilmesi için tek bir kişinin yardımına ve sıcaklığına ihtiyacı var; o da annesi. Anne de, “kucağa alışmasın” kafasıyla bebeğini kendinden uzak tutarsa, o zaman çocukta özgüven eksikliği, güven eksikliği, kopuk iletişim ve sevgi boşluğu oluşma ihtimali olabilir. Anlayacağınız; uyku ve beslenme bir bebek için ne kadar önemliyse, çocuğun kişiliğinin gelişmesi açısından kucağa alınması da o kadar önemli bir konu. Bu konuyu anne babayla uyumak yazımda da paylaşmıştım, bir bebeğin gözünden anlatmıştım.

Bebekleri Kucağımıza Aldığımızda Kucağa Alışırlar Mı?

Buna en iyi cevabı elbette ki pedagogunuz ve çocuk doktorunuz verecektir. Okuyup araştırdıklarıma ve benim de tecrübelerime göre ise, bebekler kucağa alındıklarında kucağa alışmıyorlar. Her çocuğun mizacı elbette farklıdır. Kimi çocuk karakterine göre belki anneye daha bağlı, kimisi daha sosyal olabilir.

Kızım Güneş ise bebekken oldukça yabancılık çeken, kimseye gitmeyen, insanlardan genel olarak kaçan, anne haricinde herkesle dokunsal teması sıfır olan bir bebekti. Dolayısıyla başkalarının yanındayken kendini güvende hissetmek için sürekli kucağımda durmak istiyordu. Ben de bu talebine her seferinde olumlu  yanıt vermiştim. Her istediğinde kucağıma almıştım.

Bebekler güven, özgüven, sevgi ve iletişim açısından annelerinin kucağına 2 yaşa kadar kesin ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyacı da tam karşılanan bir bebek, 2 yaşından sonra annesinden daha rahat ayrılabilir duruma da geliyor. Bebekken “kucağıma alışık olan” bebeğim, beni hiçbir yere bırakmaz ve babası dahil kimsenin kucağına gitmek istemezken, 2 yaşından sonra fazlasıyla sosyal, her yerde herkesle konuşan, kendini diliyle ve yakınlığıyla insanlara sevdiren ve eğer onu evde anneanneye / babaanneye bırakacaksam şayet, o zamanlarda bile peşimden ağlamayan bir çocuğa dönüştü.

Böyle olmasının sebebini de ben, 2 yaşa kadar benimle uyumasına, kucağıma alışır korkusu yaşamadan onunla dokunsal temasta bulunmama, onu anladığımı her seferinde ona dile getirmeme ve her zaman yanındayım mesajını ona verebilmeme bağlıyorum. Buna rağmen gene de pedagogunuzla da görüşmenizi öneriyorum.

Tüm bunların dışında, farz edelim ki bebeğiniz kucağınıza alıştı. Bunu neden bu kadar sorun ediyoruz? En fazla 2 yıl kucakta kalmak isteyecek ki sonrasında isteseniz de kucağınıza alamayacaksınız. O yüzden ben derim ki naçizane, lütfen yavrunuzun bebeklik hallerinin tadını doyasıya çıkarın, kucağınıza almaktan korkmayın,  onları bu haklarından mahrum etmeyin ve onunla An’ı yaşayın.

Hele ki, çocuğunuzu ağlayarak yataklarında yalnız bırakırsak; ileride onların kendilerine güvensiz, insanlara güvensiz, kendini ifade edemeyen veya etmekten korkan, çekingen, önemsiz, değersiz olduğunu düşünen bireylere dönüştürebilirmişiz. Çünkü bu şekilde yatakta terk edilmiş ağlayan çocukta, ağlama talebine karşı kucağa alınmıyorsa eğer “annem beni önemsemiyor” “ağlasam da bir şey değişmiyor” “burada yapayalnızım” gibi duygu durumuna girip bunu da karakterlerine giydirebiliyorlarmış. Güvenden ve sevgiden yoksun olduklarını düşünüyorlarmış.

cocuk-gelisimiBırakın, çocuklar sizi sevmenin ve sizi hissetmenin o güzel duygusunu özgürce yaşasınlar, bırakın anneleriyle diledikleri kadar kucağında vakit geçirsinler, bırakın kendilerine ve size olan güveni hissetsinler, her zaman yanımda olan bir melek var deyip sizi önemsesinler ve özümsesinler, koşulsuz bağlanın birbirinize, bırakın daha da büyümeden ve henüz kucağınıza sığarken o minik bedeni doyasıya kavrasın kollarınız, sevgi akışınız daim olsun, uzun vadede ona verebileceğiniz en büyük yatırımlardan birini kucağınıza alarak, ona dokunarak, onunla konuşarak ve sevginizi sunarak yapın. Sevgi; en büyük ibadettir bence. Sevgi; en büyük meditasyondur bence. Sevgi; en büyük ilaçtır bence… Tüm sevgimle;

4 Yorum

  1. Çok güzel ve faydalı bilgilerle dolu bir yazı olmuş. Web sitenizi takip etmeye devam edeceğim.

MENÜ