Bebeği Doğru Emzirebilme

Hastaneden ilk çıkıp da eve gittiğimizi hatırlıyorum da, artık 3 kişilik bir aile olmuştuk. Bayramın ilk günü bayram şekerini de kucağıma alıp eve vardık. Yeni doğum yapmış bir annenin yorgunluğu, psikolojisi, ihtiyaçları, acemiliği, bakımı oldukça çetin! Bunun yanı sıra bir de benim gibi resmi tatilde doğum yapmışsanız eczanelerin kapalı, hastanenin acil servisi dışında her yerin tatil olduğu, medikal ihtiyaçların bulunmasında zorluk çektiğiniz bir güne denk gelmiş demektir bu tatlı heyecan. Herkesin daha duyarlı ve daha yardımsever olması düşünülürken bir de insanların şikayetlerini dinlemek, senden beklenti içine girmelerine niyetlenmek de garip oluyor tabi! Lohusa dönemindeyken insan anlamıyor ama, şimdi düşünüyorum da gizli bir depresyondaymışım meğer. Dikişlerimden dolayı canım acıyor, doktorun bahsettiği üzerine oturmam gereken simiti her yer kapalı olduğu için bulamıyoruz, bebeğim sadece uyuyor ve emmiyor, gelen giden çocuk sesleri, yorgunluğumun üzerine bir de misafirlerlerin kuru kalabalığı eklenince gerçekten zor olan bir hafta geçirmiştim.

anne bebek

Güneş, 17 gün erken doğmuştu. Daha minicik olduğu için emmeyi de tam olarak bilmiyordu. Bebeğimi son emzirdiğimden bu yana 8 saat geçmişti. Bu süre yenidoğan bir bebek için çok çok fazla. Sütüm henüz ememediği için ve daha yeni doğum yaptığım için az geliyordu. Bebeğin emmemesi ise benim dışımda kimseyi endişelendirmiyordu!! Hastanenin acil servisini arıyordum; bana bebeği soymam gerektiğini, yenidoğanlar çıplak kaldığında uyandıklarını ve bu şekilde emzirebileceğimi söylemişlerdi. Dedikleri gibi yapıyordum ve bebek hala emmiyordu. Üstelik emmeden geçen her süre bebek için tehlike de demekti. Yanımdakiler ise hala o onu dedi, bu bunu dedi, onun osu var, bunun busu var, akşam gelecek misafirlere şunu pişirelim, ee sonra ne olmuş ya gibi konuşmalarına devam ededursunlar; ben kızı emzirmeye çalışıyorken aynı zamanda da dikişlerimden dolayı canım yanıyordu. Oturamıyordum, simit de bulamamıştık çünkü nöbetçi eczanelerde ya da büyük marketlerde de yoktu. En azından deniz simidi alalım dedik fakat yaz sezonu kapandığı için deniz simidini de bulamıyorduk. Bir de tuvaletimi tutamıyordum ve bu da beni korkutuyordu! 4 gün boyunca bu problemi yaşadım. Doktorum Meltem Hanım bunun normal olduğunu, birkaç gün içinde geçeceğini söyleyince rahatlamıştım en azından.. Üstelik bebek bu kadar uzun süre emmezse sarılığı gitmeyeceği gibi artar, artınca da şekeri düşer ve bunun devamında da Allah esirgesin zeka geriliğine kadar gidermiş.

O günün akşamı, yeni doğum yapmış bir arkadaşımla birlikte bebeği tekrar soyduk. Bebeğim bu kez de uyanmayınca topuğunu sıkıp canını yakarak uyandırmaya çalıştık. Topuğunu sıkınca sanki benim canım acıdı. Daha dün doğum yapmıştım, bebeğim 2 günlüktü, sürekli uyuyordu, uyandırmanın yolu ise canını acıtmaktı. Ona rağmen bebek uyumaya devam edince arkadaşımın yanındaki mamadan 35 cl’lik hazırlayıp içirdik. Mamayı içince minik yavrum gözlerini açtı. O gece çok ağladım. Hem dikişlerim acıyor ve oturamıyordum, hem bebeğim emmiyor ve sürekli uyuyordu hem de yanımdakilerin umrunda bile değildi bu çektiğim sıkıntılar. Onlar hala evde fazladan yatak var mı, biz de kalalım, yatacak yer kalmadığını söylediğimde ise “küsmeler”, araya soğukluk girmeler sebep oldu. En ağır olanı da bunu yapan kişinin annem kadar benim gözümde kıymetli olması!

Gel gelelim o gecenin devamına.. Yanımda tecrübeli biri kalıp gece boyunca bana yardım eder diye düşünürken herkes bir yerlere çekilip uyudu, eşimle ben Güneş’le başbaşa kaldık. İkimiz de henüz acemiydik. 35 cl’lik bir mama daha hazırladık. İçirdiğimiz mama Güneş’in gözlerini açmasını sağlamıştı. Bebeğim canlanmış, biraz da olsa kendine gelmişti. İkiz kardeşim (kendisi hemşire ve benden 20 gün sonra o da bir kız bebek dünyaya getirdi ) telefondan bebeğin durumunu soruyor, mama vermemek ve emzirmek için ne yapılabiliri düşünüyordu. O gece 2 kere 35 cl’lik mama içirdik. Artık sabah olmuş ve Güneş içirdiğimiz mamalardan dolayı gözlerini açabilmişti. Sabah tekrar emzirmeye çalıştım. Minicik bedeninde olağanca gücüyle memeyi kavramaya çalışıyor, onun için çok zor olan emmeyi başarmaya çalışıyordu. Bense bir umut daha mama yapıp, sonra yavaş yavaş anne sütüne geçiş yapmanın planlarını kuruyordum. Tam 3. mamayı verecektim ki ikiz kardeşim geldi. Memeyi, kahverengi kısmı bebeğin ağzını tam kaplayacak şekilde ve çekiştirerek bebeğin ağzına verdik. Bu sırada Güneş uyumaya devam ettikçe çenesini dürttük, poposuna hafif hafif vurduk. Bu şekilde uyumasına izin vermeden emebilmesini başardık. Çenesini ve poposunu dürtmeyi daha önce de deniyorduk fakat uyuduğu için buna da cevap vermemişti. Şimdi emmeye başlamıştı. Bir yandan bebeği emzirip, bir yandan da göğsümü çekiştirmeye devam ediyorduk. Her fırsatta da lansonih göğüs kremini de sürüyordum ki göğüslerim yara olmasın. İkizim hemşire olduğu için ondan doğru emzirme taktiklerini öğrendim. Anne adayları, bu kısmı iyi dinleyin:

Bebeği Doğru Emzirebilme

Öncelikle göğsünüzün kahverengi kısmını mümkün olduğunca bebeğin ağzına sokmaya çalışın. Sadece göğüs ucunu değil, kahverengi kısmını bebeğinize verin. Ağzına hiçbir şekilde hava girmesin, kahverengi kısmı bebek ağzına alırsa bu sayede hava da girmez. Aksi taktirde bebekte gaz olur. Bebeğin yüzünü ve vücudunu kendinize doğru çevirin. Göğsünüzün altına 4 parmağınızı, göğsünüzün üstüne de baş parmağınızı koyarak bebeği emzirin. İşaret ve orta parmak arasına göğsünüzü alarak emzirmeyin çünkü o şekilde süt kanallarını kapatırmışız. Bebeğinizin burun deliklerinin de açık olduğuna emin olun. Ayrıca ikizimden edindiğim bilgiye göre, literatürde sütüm gelmiyor diye bir durum yokmuş. Dünya üzerinde sadece bir tane kadında bu görülmüş! Yapmanız gereken, bebeğinize “sabırla” memeyi vermeniz! Sakın belli bir zaman aralığında da vermeye kalkmayın. Her fırsatta bebeğinizi emzirin ki siz emzirdikçe sütünüz artacaktır. Bu şekilde devam ettikten kısa süre sonra (doğumun 4. günü) artık göğüslerim süt doldu. Şükürler olsun ki rahatlıkla emzirmeye başlamıştım. Bu şekilde doğru olarak emzirdiğinizde de göğüslerinizde yara oluşmazmış. Göğüs yaralarının oluşmasının sebebi yanlış emzirmeden kaynaklanıyormuş. Ve o günden sonra da hiç mama vermedim. 17 gün erken doğmasına rağmen Güneş kısa sürede açığı kapattı, şimdi hem kilolu bir bebek hem de emmeyi çok seviyor. Artık emerken keyif de yapıyor. Ve ayrıca, bebeğinizi emzirirken bunu severek ve isteyerek yapın. Çünkü bunu bebeğiniz hissediyor! Emerken sizinle göz teması kurduğunda gözlerinizi gözlerinden hiç ayırmadan konuşun. Kontak kurun. Meme ucunun da canlı olduğunu unutmayın.

Bu arada, Güneş’in emmediği ve zor geçirdiğim o 2. günden dolayı da sarılığımızı geç atlattık.. Yaklaşık 1 buçuk ay kadar sarılığımız sürdü. Hastanede yatacak kadar değildi şükür fakat geçmesi de zaman almıştı..

Bol sütlü, bol keyifli günler diliyorum bebeklerimize,
Lohusalarımız için de çevrelerinden anlayış…

 

instagram.com/sulealkis
info@birannetavsiyesi.com

3 Yorum

  1. Bana o zor günleri hatırlattın Şule. Tüylerim diken diken, gerildim yazını okurken çünkü aynı anlayışsız tavırlara bende maruz kaldım. Lohusalığın önemini anlamayan, kuru gürültü bir sürü fikri olan ve sen o haldeyken sana tavır alan düşüncesiz insanlar. Neyse… Güzel bir yazı olmuş. Blogunu yeni gördüm. Yazılarının devamını bekliyoruz 🙂

  2. Bana o zor günleri hatırlattın Şule. Tüylerim diken diken, gerildim yazını okurken çünkü aynı anlayışsız tavırlara bende maruz kaldım. Lohusalığın önemini anlamayan, kuru gürültü bir sürü fikri olan ve sen o haldeyken sana tavır alan düşüncesiz insanlar. Neyse… Güzel bir yazı olmuş. Blogunu yeni gördüm. Yazılarının devamını bekliyoruz 🙂

  3. Lohusa dönemi hamilelik döneminden bile daha zor sanırım Burcucuğum. Yazıların devamı gelecek 🙂

    Kocaman sevgiler <3

MENÜ