Küçük kardeş Hira geldi; hayatımızın bütün dengeleri değişti 🙂 Ben daha yoğun, uykusuz, yemek yapma telaşlı, temizlik takıntılı, kimi zaman sinirli, yeni doğan bebeğimin gazı, emmesi, uykusu, banyosu, kırkı, yirmisi, dişi, ateşi, gelişimi, yemesi derken iyice uçmuşum zaten. Eşim dersen çok yoğun, kimi zaman eve bile gelemiyor. Ki zaten ve artık daha da çok çalışmak zorunda 🙂 Sohbet etmeyi bırak; birbirimizi göremiyoruz bile. Tek muhabbetimiz “alınacaklar listesi”, Hira’nın doktor kontrolü günleri, Güneş’in psikolojisi. Buna rağmen biz kendi dertlerimizi unutup, Güneş’in kardeş şokunun üzerine yoğunlaşmışız. Neden mi; çünkü kardeşini kıskanıyor, artık daha az sevileceğini düşünüyor, beni paylaşmak istemiyor, kaygılı, belki de travmalarda, içine kapanmış vaziyette, fevri, sürekli ağlayan, kardeşi ile baş başa kaldığımda kapılardan beni gözetleyen, büyümek istemeyen ağlayan isteyen bir çocuğa dönüştü… Çocuğa bir şeyler oldu ayol, sinirlerim tepemde, gerilmişim iyice! Ne yapsam da ulaşsam ona, ne zaman açacak alıcılarını, ne zaman konfor alanına geri dönecek bu çocuk?
Kimi psikologlar çocuklarda kıskançlık durumunun direkt ebeveyn davranışlarıyla alakalı olduğunu savunur. Yani bir çocuk kardeşini kıskanıyorsa, bunun tek nedeni anne babanın çocuklara karşı davranışı imiş. Ben bu görüşe yüzde yüz katılmıyorum! Evet, şunu savunabiliriz bence de: Büyük çocukların yanında küçük kardeşi daha fazla sever ya da ilgi gösterirsek, büyük çocuğa olan ilgimizde değişim varsa, hareket ve sözlerimize dikkat etmezsek, sadece ya da genellikle küçük kardeşe yönelirsek bu görüş kesinlikle doğrudur. Fakat her zaman söylediğim gibi; kıskançlık insani bir duygudur. Sebepleri vardır ve önemli olan, bu duyguyu pasivize edebilmektir. Ayrıca her şeyi anneye yüklemek, annenin üzerine bu denli ağır baskılar yüklemek anneyi psikolojik olarak zor duruma sokarken, bir yandan da kendini yeterli hissedememeye başlar…
Kardeş ilişkisi daha önce de belirttiğim gibi ikili ilişkileri öğrendiğimiz bir deneyim, bir eğitim modeli gibi düşünülebilir bence. Kardeş demek küçük bir çocuk için (abi, abla için yani) rakip, tahtına göz diken cüretkar, ömrü boyunca sahip olduğu ününe ortak gelen bir insan, belki de ortadan kaldırılması gereken biri olabilirken, öte yandan da ileri ki yaşlarda sosyal ilişkileri, iş ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri, ebeveyn ilişkileri ve evlilik ilişkisinde takınılacak tutumuna şekil veren bir konu. Aynı zamanda bastırılmış duyguların sebeplerinden biri de olabilir. Konu gerçekten çok derin ve bir an önce Kardeş Rekabeti kitabını alıp okumanızı tavsiye ederim.
Ne Olacak Büyük Kardeşin Hali?...
Güneş’i genellikle “Büyümek İstemiyorum, Ağlamak İstiyorum” videosundan tanıdı birçok kişi. Ve o videonun aslını bilen ise çok azdı: O zamanlar Güneş zor bir dönemden geçiyordu. Ben 13 günlük lohusa, Güneş 13 günlük abla ve Hira da 13 günlük bir bebekti. Güneş’e yemek yemesi gerektiğini söyleyip onu ikna etmeye çalışırken, ayrıca o gün neredeyse tüm gün ağlamasına rağmen ben sakin kalmaya çalışırken, öte yandan iyice uykusuzluk, küçük bir bebek bakımı, başımda sürekli ağlayan ve huysuzluk yapan bir çocuğun stresi varken, bir yandan da Güneş’e yardımcı olmaya çalışıyordum. Çünkü Güneş büyümek istemiyordu; yani kardeşini kıskandığı için kardeşi gibi bebek kalmak istiyordu. Ağlamak istiyordu; çünkü bebekler konuşamaz ve hep ağlarlardı… Şimdi anladınız mı o video komik bir video değil, dram dolu bir video aslında 🙂
Hira aramıza ilk katıldığında böyle değildi aslında. Evet, gizliden gizliye beni gözetliyor, kardeşine sevindiğini söylüyor, kardeşiyle güzel güzel konuşuyor ve hayatından da oldukça memnun görünüyordu. Bu videodan bir gün öncesinde, Güneş’le baş başa vakit geçirebilme fırsatı yakalamıştım. Bebek geldiğinden beridir Güneş’le ilk defa bu kadar yakın ve uzun zaman geçirebilmiştik. Çocuk çok eğlendi, her şey yolundaydı fakat eve girdikten sonra isyanlara başladı. Neden mi; çünkü “ömrü boyunca” hep olduğu gibi; yine benimle sürekli olarak birlikte olmak istiyordu ve kardeşi buna engeldi (ona göre). Telaşlanmıştı çünkü beni kaybedeceğini düşünüyordu. Hiç bu kadar başka bir insana yaklaştığımı ve ondan ayrı kaldığımı görmemişti. Tek çaresi vardı; bebek olmalıydı. O küçük insanın yerine geçmeliydi. Eğer bunu başaramazsa, beni kaybedecekti. Bu da onun için ciddi bir travma, asla kabullenemeyeceği bir durumdu… Bunları da ben en başından beri bildiğim için, hamileliğimden itibaren sürekli olarak Güneş’in bu durumu en sağlıklı şekilde geçirmesi adına araştırmalar yapıyordum. Kardeş Kıskançlığı yazımdan, ilk zamanlardaki deneyimlerime ulaşabilirsiniz. Ki tüm o özenime rağmen, yine de ilişkiler en sağlıklı şekilde ilerlemiyordu. Benimle dolu dolu zaman geçirdiği o gün, Güneş bir an uykudan uyanmış gibi gerçekle yüz yüze gelmişti çünkü 🙂
Özellikle de ilk duygusal tepki kendini gösterdiğinde, bu durum en çok da anne için zordur; bilirim. Her zaman sabırlı davranmak, sözlerden ziyade sizi kaybetmediğini ona hareketlerinizle belli etmek, göz göze hizada konuşmak, göz teması kurmak, bebek uyurken gibi yakaladığımız her boşlukta büyük kardeşe yönelmek, adil olmak yerine adaletli davranmak, kardeşine bakım için abla/abiden yardımcı olmasını rica etmek, kardeşin yanında bebeği aşırı sevmemek, bebeği görmeye gelen misafirlerin direkt bebeğe yönelmeleri, bulunan ortamda genellikle ya da sadece bebekten konuşmak, kardeşin yanında (gelen misafirlerin) yalnızca bebeğe hediye verildiğini görmek gibi bir sürü şey var hele ki ilk zamanlarda çok daha fazla dikkat etmemiz gereken… Çocuk ne zaman ki ebeveynini kaybetmediğine emin oluyor, o zaman dengede kalabiliyor. Aşağıdaki instagram paylaşımımdaki yazımı lütfen okuyun:
Geçenlerde Biga’ya gittiğimizde, bir gün Güneş’le baş başa vakit geçirebilme fırsatı yakaladım. Bunun için nasıl mutluyum ama anlatamam… Güneş de öyle olacak sanıyorum. Dedim ki “hangi elbiseni daha çok giymek istiyorsan onu giy hadi, bugün ikimizin günü!” Gitti leopar desenli bir gelinlik giydi, hayhay dedim… O elbisesiyle başladık Biga sokaklarında ana kız kaliteli vakit geçirmek için gezinmeye… Neler yapmadık; bugün bizim özel günümüzdü, gayet de eğleneceği şeyler seçtik derken bir bakıyorum Güneş mutsuz. Eve gidelim diyor. Ağlamak için bahaneler yaratıyor. Sıkılmış gözüküyor. Ben de onun bu durumuna iyice sinirlenmiş, hayal kırıklığına uğramış ve üzülmüşüm bir yandan… Ben o günü böyle hayal etmemişim… Aradan birkaç gün geçti ve ben hala o gün neden böyle davrandığının nedenini anlamaya çalışıyorum derken fark ettim: Güneş’in orada amacı benim gibi an’ı yaşamak değil, benden bensiz geçirdiği günlerin hesabını sormak. O yüzden de beni böyle cezalandırıyor! Hemen yanına gidip ona duymak istediği şeyi söyledim: “Bu dünyada en çok sevdiğim insan sensin. Kardeşinden bile!” Bunu duymanız size garip gelebilir fakat çocuğun bunu duymaya ve bunu böyle bilmeye ihtiyacı var. Kardeşine böyle söyleyecek hali yok, ki zaten kardeşi de anlamaz. Adil olmak ile adaletli olmak konusuna iyi bir örnekti bu durum. Acaba bunu söylemem doğru olur mu diye düşünürken, anahtarın kilidi oluverdi birden. “Sen benim ilk göz ağrımsın, iyi ki senin annen ben olmuşum, Allah’a bunun için şükrediyorum” diyerek bol bol sarıldım; yine gözünün içine ve göz hizasında ona bakarak… Güneş’in ihtiyacı olan şey buymuş, emin olmak istediği şey buymuş, yaşadığı eksiklik buymuş, onu sessizliğe bürüyen, enerjisini alan, sürekli inat eden, muhalefet yapan meğer “en çok sevilen” olmakmış. “Evet, elbette ki kardeşini de seviyorum, hem de çok seviyorum. Ama bu Dünya’da yaşayan insanlardan en çok seni seviyorum. İyi ki benim yavrumsun. Evlat kokulumsun. Seni koklamak, sana sarılmak, o güzel yüzüne bakmak, ben seninle konuşurken bile gözlerim parıldıyor benim” diye diye çocuk oldu helva. “Güneş, lütfen Hira’nın aramıza girdiğini düşünme ve birbirimize de daha çok vakit ayıralım. Seninle konuşmak, kitap okumak, oyun oynamak bana hep iyi geliyor” cümlelerimi aynı zamanda hareket ve tutumlarımla da sergiledim.
Özellikle de 0-6 yaş dönemi kişiliğinin gelişimi açısından bu kadar önemli iken, büyük çocuklarımızı bu denli zor dönemlerinde yalnız bırakmak, anlayamamak, yardımcı olmaya özen göstermemek, tutumlarımıza dikkat etmemek büyük çocuk için çok zor. Ben diğer linkleri de aşağıda paylaşacağım. Bıraktığım blog yazısı ve sosyal medya linklerini de okumanızı diliyorum. Konu derin; kıskanan bir kardeş var 🙂
Bol sabır ve bol sevgi iletişimi diliyorum. <3
Diğer Kaynaklar:
Bu fotoğraflar da bize hitaben olsun anneler 🙂
Yoruma kapalı.